>

KÖŞE YAZILARI | BURCU BOZKUŞ

Kadın ve Çok Aşık!

“Aşk!” Bu sözcük bir başına, nasıl bu kadar etki yaratıcı olabilir? (Burcu Bozkuş)
 
   
 
 
     

“Aşk!” Bu sözcük bir başına, nasıl bu kadar etki yaratıcı olabilir? Ben herkesin hissettiği kadar, dili döndüğü kadar, kendine özgü aşkı tanımlayabileceğini düşünenlerdenim. “Aşk nedir?” sorusu bile aşkı indirgiyor sanki…”Aşk “sen her kimsen, neyi ne kadar hissediyor ve düşünüyorsan, nasıl duyumsuyorsan , her ne varsa “aşkın” duyguların bütünü…Ve gerçekte, sadece karşı cinsle sınırlandırılamayacak kadar yaşadığını hissettiren bir, duygu durum silsilesi.

Bir 8 Mart günü, 1957’de New York’da 40.000 dokuma işçisi kadın, daha iyi çalışma koşulları için greve başlar. Ve polis işçi kadınlara saldırır, kadınlar fabrikayı kilitler, bu sırada yangın çıkar… Kadınlar kaçamaz, bir çoğu yanarak ölür. Bu günü tüm dünyada kadınlar günü olarak anmamızın nedeni budur. Daha insanı şartlar için aşkla direnen kadınlar... Aşık, anne, çalışan, daha iyisini özleyen kadınlar!

Tarihe güzel elleriyle dokunan, adını yazdıran tüm kadınlar çok aşıktı. Ve kendilerini anlatmak isterken, önlerine çıkarılan en büyük engel yine ”kadın” olmalarıydı. Okumak için, yazmak için değil bir okul, kendilerine ait bir oda”larının bile olmadığı kadınlar. Kendilerine sadece “evinin kadını, çocuklarının anası” rolü biçilen, sonrası için ölümü göze alacak kadar inandıklarına aşık olması şart olan kadınlar! Yaşamlarının her yanına aşk sinmiş kadınlar ve hep daha fazla mücadele etmesi gereken…

Bir kaçının aslında her şeyi anlatan sözlerini paylaşmak istiyorum sizlerle. Yorum katmaya gerek olmayan sözlerini; Afife Jale, Frida Kahlo, Güldünya, Türkan Saylan …

Afife Jale ilk Türk kadın tiyatro sanatçısıdır.(1902/1941) 1920 yılında Darülbedayi, Hüseyin Suat'ın "Yamalar" adlı oyununu Kadıköy'deki Apollon Tiyatrosu'nda (şimdiki Reks Sineması) sahneye koyulur. Afife, "Jale" takma ismiyle sahneye çıkar. Afife O tarihi geceyi, altı yıl sonra Refik Ahmet Sevengil'e anlatırken "Hayatımda mesut olduğum ilk gece..." der. "Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim. Ağlama sahnesinde ...Orada taşkın bir saadetle ağladım.... Alkış, alkış, alkış... Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler. Muharrir Hüseyin Suat Bey, kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdurdu; alnımdan öptü: "Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin" dedi.

Tiyatro aşkı yüzünden "Dinini, milliyetini unutan sen misin?" denilerek hem toplum , hem de ailesi tarafından dışlanan ve genç yaşta ölen Afife Jale , bu uğurda aşkından( Selahattin Pınar) vazgeçmiş ve kendini şu sözlerle anlatmış: "Beni acıyarak değil, düşünerek, severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım". Seni hatırlıyoruz Afife (jale)…

Frida Kahlo, Meksikalı ünlü ressam.( 1907/1954) 19 Yaşında geçirdiği tren kazasından sonra yataktan kalkamayan Frida, yatağın tepesine aynalar yerleştirip kendi portrelerini yaparak resme başlar. Ve büyük aşkı ressam Diego…Şu sözleri ile anlatır hayatının dönüm noktalarını: "Hayatta başıma iki korkunç kaza geldi, biri geçirdiğim otobüs kazası, diğeri de Diego.”Sanat, siyaset, aşk ile yoğrulan hayatı boyunca , resimlerinde de kendini, özetle” kadın”ı ve “aşk”ı anlatmıştır Frida. Başına gelen fiziksel ve duygusal tüm acılara rağmen hep aşık, hep direnen , hep değişen özel bir kadındı o. Kangren sonucu bacağı kesildiğinde bile şu sözleri sarf edebilmişti; "Ayaklar, uçmak için kanatlarım varken sizi neden arayayım ?". Ve son olarak kendini en güzel ifade ettiği sözlerini paylaşmak isterim; “ Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım”. Evet öylesin güvercin, öylesin Frida Kahlo!

Güldünya Tören, 2004 yılında uğradığı tecavüz sonrası hamile kaldığı için, erkek kardeşleri tarafından vurularak yaralanan, Bakırköy Devlet Hastanesi’nde tedavi olurken hastanede kardeşleri tarafından aslında ikinci kez 22 yaşında öldürülen “Güldünya”. Kardeşlerine kıyamayan, anne, masum Güldünya. Bebeğine “Umut”adını verme nedenini şöyle açıklar;” Benim hiç umudum yok, bari senin bir umudun olsun”. Güldünya öldürüldü… Onun için yazılan şarkıda dendiği gibi;”Kim farkında, kimin umrunda? Yaralı bir dünya, bin bir yarayla , tek bir kurşunla gitti Güldünya, kim farkında, kimin umrunda, söndü bir dünya...Seni unutmadık Güldünya…

Türkan Saylan, Türk tıp doktoru, yazar, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı. ( 1935/ 2009) . Hep öncü, hep cesur ve çalışkan, hep aydınlık, eli öpülesi bir kadın “Türkan Saylan”. Özellikle cüzamla mücadelesi ile ve onbinlerce kız çocuğunun okumasını sağlamasıyla tanınan Türkan Saylan’ı burada anlatmaya kelimeler , sayfalar yetmez…Kanser yüzünden kaybettiğimiz Türkan Saylan o çok hasta günlerinde bile şöyle diyebilmişti; "ölüm aklıma bile gelmiyor yapacak çok işim var". Sen hepimiz için ilham kaynağı, pes etmeme sebebi, düşününce feyz aldığımız bir kadınsın “Türkan Saylan”. Sezen Aksu, çok güzel bir veda mektubu yazmış Türkan Saylan’ a , onun sözleriyle: “Türkan Hocam, Siz sonsuz bir hizmet sorumluluğu ve aşkı ile çalışırken bir ucundan elinizden tutanlardan biri olmuş olabilmek, hayatın en değerli lütuflarından benim için.

Zamanın ve mekanın hiçbir önemi yok. Hiç umulmadık anlarda, hayatın herhangi bir köşesinden, hayırlı nefesinizi yüzümüzde hissedeceğimizden eminim. Şimdilik hoşçakalın…Sezen.

Bu muhteşem kadınlara bende “şimdilik hoşçakalın” diyorum ve hepsini 8 Mart dünya kadınlar gününde bir kez daha anıyorum…Aşık kadınlar , iyi ki varsınız…


BURCU BOZKUŞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>