>

KÖŞE YAZILARI | BURCU BOZKUŞ

Hayat Güzeldir…

Bu enerjiyi nereden buluyor acaba? Bunu nasıl düşündü? (Burcu Bozkuş)
 
   
 
 
     

Bu enerjiyi nereden buluyor acaba? Bunu nasıl düşündü? Bunu nasıl icat etti? Bu kadar başarılı olmasının sırrı ne? Gözlerinin içi nasıl böyle parlıyor? Etrafına nasıl bu kadar neşe ve kahkaha saçıyor? Bu soruların müsebbibleri yaşamdan yüzde yüz keyif alanlar ve bal gibi eğlenenlerdir. Hayat onları için baktıkları pencerelerinden güzel. Dünya aynı dünya bakış açıları ne ola ki?

Küçük bir çocukken önerilenlere başka sorular sorabilmişlerdir bu insanlar. Ezber bozmuş, icat çıkarmış, susup dizini kırıp oturmamış, çok soru sormuş, kendi ağzına biber sürmüş isot sever, çok meraktan ölmemiş sadece gelişmiş, sesini çıkarmış, sokağa çıkmış, çok konuşmuş, çok anlatmış, düşmüş ama kalkmış, yaramazlığa doymamış haylazlar bunlar:)

Yaratıcı insanlar böyledir işte…Eğlenirler mutlaka! Bunu nasıl düşündü, icat etti ya da başarabildi dediğimiz insanlar önceki sorulardan farklı sorular sorabilecek sınırsızlıkta, deneme cesaretini gösterebilecek haylazlıktaydılar. Ve çoğu yaratıcı ,parlak, yeni fikir zor zamanlardan doğmuştur. Sorunlardan…Tekrar etmek istiyorum farklı sorular sordular.

“Hayat Güzeldir “ adlı 1999 yapımı bir film vardı sanıyorum birçoğumuz izledik bu filmi. II. Dünya Savaşı zamanında karısı ve oğlu ile birlikte Yahudi kamplarına götürülen Yahudi bir babanın, çocuğunu korumak için yaptığı sayısız özveriyi anlatıyor.

1999'da 7 dalda Oscar'a aday olan film, en iyi yabancı film, en iyi erkek oyuncu ve en iyi müzik dallarında bu ödülü kazandı. 7 dalda kazansa yeğdi bana kalırsa…Bu filmi izleyin yoksa bu yazıyı tümüyle anlamazsınız ve bunu hiç istemem:) Bahsedip imrendirmek isterim.

Filmde Yahudi baba( Guido) oğluna en zor ve acımasız koşullara maruzken her şeyi nasıl farklı yorumlanabileceğini anlatıyordu, bir oyun kurgulamıştı. Yaratıcılıkta sınır tanımıyordu ki prensesini( eşi Dora) de bu sayede etkilemişti. Hayat onun için her durumda kendini ifade edebileceği bir oyun alanıydı . Her halde en acımasız koşullar bir nazı kampında vuku bulabilirdi.Oğlu (Giosue) için kurguladığı oyunlar son derece yaratıcıydı. Filmin önermesi ve anlattıkları bundan ibaret değil elbette. Hayat gibi gülerken ağlatabilen bir oyun. Guido için her yer kendi sahnesi. Her duruma yorumunu katabiliyordu. Fazlaca ironik yorumlar…Hayat da ironik olmasaydı neye benzerdi bilemiyorum.

İnsan eğlenmezse yaratıcı olabilir mi dersiniz? Dünya’nın en önemli reklam dehalarından David Ogilvy şöyle demiş” İnsanlar eğlenceli biçimde çalışmıyorlarsa, iyi reklam ürettiklerine ender rastlarım. “ Reklam dünyası yaratıcılıkla beslenir ve şüphesiz David Ogilvy çok iyi bir yönetici olmayı bu öngörülerine de borçluydu. Bu tüm yaşam ve iş kolları için de doğru bir önerme. Herkesin yaratıcılığa ihtiyacı var. İlle de David Oglivy olmamıza gerek yok belki ama çözülmesi gereken sorunlarımıza ya da sıkıldığımız anlara farklı bir bakışa, yaratıcı çözümlere ihtiyacımız var. Hiçbir ortam ya da kişi hayatımızın tümünü işgal etmiş olamaz. Bir kesittir en fazla. Ve mutlaka karşımıza engeller, zıt insanlar, istemediğimiz durumlar çıkacaktır. Soru bu durum ve zorlukları nasıl yorumladığımızdır. Hangi soruları sorduğumuz. Çok güzel fikirler işte bu zorlayıcı şartlardan doğmuştur. “Hayat güzeldir” filminde küçük Giosue’nin sınırları henüz çizilmemiştir ve el değmemiş bir dünyası vardır. Dolayısıyla babasının ona sunduğu dünyayı kolayca benimser. Acıksa da, korksa da, üşüse de, bağıran çağıran askerlere rağmen o bir oyunun içinde varsayar kendini. Çocukken bizde böyleydik, hayatın bir oyun olduğunun farkındaydık ve hayal gücümüzün sınırları yoktu. Kalıplara girmemiştik ve standartlarımız, olmazlarımız pek yoktu. Ama hala umut var :) Hatırlayabiliriz! Nihayetinde hayat çocuk olmayı unutturmayacak kadar kısa.

Biz ise sunulanı olduğu gibi kabul etmeye, bahaneler üretmeye ve yakınmaya pek meyilliyiz. İtiraf edin .Zorluklar ve engeller olmasaydı başarı ve mutluluk denen kavramlarda olmazdı. Oysa. Her şey zıttıyla birlikte var. Seni doğru yapabilen yorumun aslında bir diğerinin daha çok yanlış yoruma açık olması. Şikayet etmek yerine neden kendi yorumumuzu katmayalım ki . İşyerlerimiz bir nazi kampı kadar kötü, çevremizdeki insanlar nazi subaylar kadar gaddar değildir. Değişime de inanıyorsak hala, evet bir şans var hatta çok şans var. Herkesin peşinden koşup , imrendiği yaratıcılık durumu gerçekten her duruma farklı bakış açıları, ironi ve eğlence unsurunu katabildiğimiz zaman doğan fikirlerden oluşur. Mesela tesadüfen rastladığım bir web sitesinde ekibimiz başlığına çalışanlarının çocukluk fotoğraflarını koymuşlar. Şimdi oradaki küçük velet sizi kızdırsa ya da gerginken zıt bir durumla karşılaşsanız o lüle lüle saçları şaşkın ve masum suratı aklınıza geldiğinde yumuşamaz mısınız? Ya da iş yerinin duvarlarında asılı , iş arkadaşlarınızın bebeklik fotoğrafları…Bu yaratıcı bir fikirdir. Kendimize , işimize, aşkımıza, dostluklarımıza değer katmak istiyorsak farklı sorular sormaya ve başka yollar düşünmeye başlamak güzel bir adım olur. Bu ne biçim şey , nasıl böyle olabilir? Sorularının yanına birde neden böyle olmuş olabilir? En önemlisi nasıl farklı olurdu? Ne yapılabilir? Sorularının eklemek gibi mesela. Soruna değil çözüme odaklı, ertelemeye değil harekete odaklı, kahredip somurtmaya değil kahkaha atıp eğlenebilmeye odaklı sınır tanımayan hatta bazen saçma sorular.

Mesela şu an bu yazıyı yazarken bile eğlenceye odaklı olduğum için beynim çok farklı sahneler getiriyor gözümün önüne…Sabah izlediğim videodaki küçük bebeğin şaşkın yüz ifadesi, izlediğim bir filmde aşık olduğu adamla kendini bulutların üzerinde uçarken hayal edip bunu gerçek sanan kadın, bisikletle yokuş aşağı inerken ayaklarımı iki yana açtığım an, seyrettiğim bir yarışmada kazanınca taklalar atan matrak adam gibi… Çünkü beynimi buna odaklamış bir durumdayım, yazı yazmaya konsantre olurken zihnim bir yandan bana yeni yollar açmaya , alternatifler sunmaya devam ediyor. Bir fitili ateşlemek gibi kıvılcımlar saçan bir sürece girdi, odaklandı . Evet, odaklanmak. Saçmalama iznini kendime veriyorum. Kendi yorumunuzu katın, oynayın, , kahkalar atın, bozun ezberleri , çok soru sorun, fikirlerle dolup taşmaya alışın, razı olma tembelliğini değil deneme ve yorum katma cesaretini gösterin. Size sunulan her şey yeni yollar için ipucu olsun emi.


BURCU BOZKUŞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>