Bir insanı yaptıkları için değil, nasıl biri olduğuna bakıp, öyle severiz.
Yaptıkları, içlerini yansıtır evet ama bazı insanlar hiçbir şey yapmasalar da onları çok şey yapanlara göre daha çok sevmemiz, bu söylediğim sebeptendir.
Bunun içindir bana çok iyiliği dokunsa da; bazen o kadar iyilik etmemişleri daha çok sevmem. Nankörlük değildir bu, hayır. Ben talepte bulunmadığım halde yapmışlardır bu iyilikleri, ben de o an ihtiyacım varsa faydalanmışımdır. Sonra yapılanların bilançosu önüme dökülüp de beni daha çok sevmen lazım hesabına girdiklerinde; sevdiğim miktar da azalır gitgide.
Sonra sonra öğrendim sırf bu hesaplardan korunmak için yapılan iyiliğe bakıp sonra da yapana bakıp, duruma göre çok ihtiyacım olsa da iyilik kabul etmemeyi. Bu iyi bir çözüm demiyorum, sakın yanlış anlamayın. Ama en ifrit olduğum şey birisine iyilik yapıp sonra onun peşine düşenler. Kimi insan, kendisine yapılan iyiliğe karşılık vermek ister, içinden gelmese bile. Onlar için bu çözüm, yaramaz bir çözümdür, mesela.
Ben iyilik yapıyorsam, teşekkür bile beklemem. Gerçekten böyle, içimden gelmiştir, yapmışımdır. Kendimi mutlu etmiş olurum o iyilikle, karşımdakinin mutluluğu sevindirir beni ama sevinmek istemez ya da faydalanmak istemez ya da faydalanıp giderse; kendimi kötü hissetmem. Kendi tasarrufumda yaptığım bir şey beni ilgilendirir, o kadar. O zaman hesapsız, kitapsızdır işte iyilik. Bence iyi olan yanı da budur.
Müdahaleci, hep istediği olsun isteyen, yaptığı her şeyin karşılığını bekleyen bir insan, bazen sırf kendini sevdirmek için bile böyle herkese yardım eden bir melek görünümünde olur. Sen, o meleği bırakıp da; iyilik yapmak peşinde olmayan ama duruşuyla, tavırlarıyla seni rahatsız etmeyen, sana değer verdiğini bildiğin ve her haliyle sevdiğin, değer verdiğin birisini daha kıymetli görebilirsin.
Bunun için suçlanırsın çoğu kez, o yardım melekleri tarafından. Sakın tufaya düşme, yenilme bu baskılara. İyilik, içten geliyorsa yapılır, karşılığı olsun diye değil. Verdiği hediyeyi, kaç kez, ne kadar kullandığını sayan, hatta nasıl kullanacağın konusunda sana akıl veren birini gördüğün anda içinden "sıçtık!" diyebilirsin, küfür sayılmaz çünkü gerçekten sıçmışsındır.
Oku; ilkokul kitaplarındaki "yardım" tanımını: Çıkar beklemeksizin birisine maddi, manevi fayda sağlamak olduğunu kafana sok. Karşılıklı çıkarlar için kullanılan kelimenin "dayanışma" olduğunu da oku ve emin ol, aradaki farktan. Sonra sen karar ver: Yardım mı ediyorsun, dayanışma mı istiyorsun?
Düşme, yaptığın iyiliğin, yardımın peşine. Verdin, yaptın, bitti!
Vedalaş, yardım anların ve anılarınla ki; seni, birilerinin arkasından "nankör, kadir kıymet bilmez" derken duymayayım bir daha!
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER