Çok önemli bir şey yapmam gerekiyor da ihmal ediyorum gibi bir his var içimde.
Ne olabilir o kadar önemli olan?
Hiiç.
Satır aralarını okumamı isteyenler, çok zorluyor beni. Ben net cümleler duymak istiyorum. Hele de işin içine kinaye, ima girdi mi, çıldırasım geliyor. Çıldırıyorum da. O zamanlar, bazen içimde patlatıyorum siniri bazen de dışa vuruyorum. Ama ne vurmak. Korkun o zaman benden, çirkefleşmiyorum sanırım ama kontrolsüzleşiyorum. Kontrolsüz gücün ne olduğunu veya olmadığını reklamdan bilirsiniz, değil mi?
Ne demiştim, ha net cümleler. Bu kadar zor mudur, bunu yapmak? Sekiz koldan dolanıp, arkamdan yanaşmak yerine, net ol, canımı ye. Saklamaya çalıştığı bir şeyler var gibi geliyor, bunu alışkanlık haline getirenlerin. E saklıyorsa bir şeyler, güvenimi kaybediyorum ben de. Güven olmayınca da sevgi, hayranlık, arkadaşlık, dostluk olmuyor, olamıyor.
Gerçeksen, net olursun. Seni sevmiyorum demek de gerçekliktir. Bunu diyebilen, seviyormuş gibi yapandan daha kıymetli gözümde. Sevilmemek üzer beni ama ölmem. Herkes de sevecek değil ya. Sevmesin anasını satayım, seven sağlar benimdir.
Sevgi nereden çıktı peki şimdi?
Dürüstlük ve net olmaktan bahsederken, yine sevgi böceği olduğumu kanıtladım işte. Ama sevmek çok güzel be, taşı bile severim ben. Antalya'dan getirdiğim, kumsalda saatlerce bir onu bir diğerini alıp bırakıp seçtiğim taşları seviyorum. Masamda duruyorlar ve ben üzerlerinde doğanın yarattığı desenleri, dokunduğumda parmaklarımda duyduğum hissi seviyorum. Taş taşıdım resmen sırtımda, sevmeyip de ne yapayım?
Bitki çayı yaparken, üzerine dökeceği suyu fazla kaynatmayan çünkü bitkilerin canı yanar diye evhamlanan bir arkadaşım bile var benim. Deli biraz ama o hassaslığı da seviyorum.
Ayrıca nezaketi de seviyorum. Küfür ederim ama küfür kabalığa girmez benim kitabımda. Kabalık, kırmak için acıtmak için yapılan şeydir. Onu sevmem işte.
Doyamadım kendimi anlatmalara.
Olamaz mı?
E, olabilir!
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER