Onların aynadaki deforme olmuş, çizgisinden çıkmış şekillerine bakakalırız. Bu hiç de hoş olmayan olaya maalesef inanasımız gelmiyor. Fakat bir süre sonra bu acı gerçekle daha yakından yüzleşmek durumunda kalırız: güzel bir sabah sevdiğimizin eteğin fermuarı kapanmıyor, geçen sene aldığımız pantolonu basenlerimizden yukarı çekemiyoruz.

İlk atılacak adım tabii ki diyettir. Günümüzde artık her zevke ve iradeye uygun diyet çeşitleri düşünülüp ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan bir kısmı ayrıca, o kadar da zor ve baskıcı değildir. Örneğin, bundan birkaç yıl önce popüler olan açlık diyetlerinin etkisiz ve en önemlisi de tehlikeli olduğu bilinmektedir. Bu tür diyetler bünyeyi aşırı stres altına sokarlar ve sadece fiziksel değil, psikolojik yönden de etkilerler.

Bir diyet uzmanının diyet metodu bu dönemlerde yurtdışında popülerliğini korumaktadır. Bu diyete göre; ayın ortasında üç gün kişi beslenmesini kısıtlamalıdır. Yalnızca sebzeler ve %5 yoğurt yenilebilir. Meşhur manken diyeti denilen diyet türünde de aynı mantık izlenmektedir; bir ayda üç gün yemekler kısıtlanmaktadır; bir yumurta, 175 gram peynir ve çay yenilebilir. Bu diyetlerden biri yapıldığı takdirde her ay sabit olarak kilo verilir.

Diyetisyenler bir diyet programına başlamak isteyen kişinin zayıflamanın başlıca prensibini unutmaması gerektiğini belirtiyorlar: Yavaş, ama sağlıklı kilo verme. Bu nedenle insanlar artık açlık diyetlerinden ziyade daha uzun diyetlerle, kilo vermeyi daha fazla bir zamana yaymayı tercih ediyorlar. Ayrıca, obezite ömür boyu süren kronik ve tekrarlanan bir rahatsızlıktır. Bu nedenle kilo verdikten sonra da yaşam boyu korunmak çok önemlidir.