Bu hafta yayınlanan Dolce dergisinde Tarkan’ın kendi ağzından sırları:

“Başıma kötü bir şey geldiğinde, çok sıkıldığımda başvurduğum sihirli bir formülüm var. Böyle zamanlarda uzun bir yürüyüşe çıkar, içimden hep şunu tekrarlarım: ‘Sus! Sessizliğe sığın. Her şeyi boşver! Sadece şarkını söyle’. İnanın bana ilaç gibi geliyor. Hemen toparlıyorum.”

“İnsanlar beni sakin bir tip sanıyor. Ama içimdeki girdapları, uçurumları, dalgalanmaları asla bilmiyorlar.”

“Son bir yılım kendimle yüzleşmekle geçti. Eskiye ait sorun olarak kalmış ne varsa, onlarla didiştim. İçimde yarattığım suç, ceza ve işkence programı sayesinde egolarımı yendim, küsmeyen, öfkelenmeyen, insanları suçlamayan, kimsenin kalbini kırmayan biri oldum. Yani mutluluğa doğru yol alıyorum.”

“Tuvalet insanın en özgür olduğu yer. Ama aşkla ilgili bir şarkı tuvalette yazılmaz. Şarkıları rüyamda görüp başucumda duran not defterime kaydediyorum.”

“Bodrum’da tatil yaparken çevremdeki teknelerde ‘Dudu’ şarkısının çaldığını duydum. Bir baktım erkekler benim gibi dans edip kızlara şov yapıyor. Gizlice onları izledim. 10 yıl önce böyle kıvırmak ayıptı. Demek ki şarkılarım muhafazakar tavrımızı değiştirmiş.”

“Hayatımda hiçbir zaman ‘Ben starım. Lider gibi olmalıyım’ diye davranmadım. Hep kendim oldum. Hatta kaybetmeyi, unutulmayı bile göze aldım. Hesapsız, kitapsız olabilmek için önce cesur olmak lazım.”

“Terazi burcuyum, ama dengesiz taraflarım da yok değil. İçimde hem şöhretli Tarkan varhem de gündelik Tarkan. Bir de bu ikisinin arasında kalan Tarkan. Ama dengesizliğim günden güne azalıyor.”

“İşten sıkıldığımdakendimi stüdyoya atıyorum. Biraz müzik üzerine çalışırım. Ya da kağıt, tavla oynayıp rahatlıyorum.”

“Düzenli olarak spor yapıyorum. Bedenimde kompleks yaptığım hiçbir şey yok. Boyumun kısa olduğunu söylerler, ama belirteyim: 1.73”

“Aşkla ilgili hayalini kurduğum bir an vardı: ‘Yağmurlu bir günde caddenin ortasında sevdiğim kadının öndünde diz çöküp onun için şarkı söylemeyi hayal ettim. Bunu ilk kez Bilge için yaptım.”

“Maçoluk bana göre en büyük aptallık. Kasılarak yürüyen salak adamlar vardır ya, hiçbir zaman onlardan olmadım. Kızların da böyle tiplerden hoşlandığını hiç sanmıyorum. Ama sertlikse, yeri geldiğinde sert olurum.”

“Bugüne kadar Bilge dışında hiçbir sevgilim beni tanıma gayreti göstermedi. Bilge’nin oyunu, hesabı, kıskançlığı yok. Ona ilk günden bu yana deli gibi tutkunum.”

“Bilge’ye sık sık kır çiçekleri armağan ederim. Çünkü bundan çok hoşlanıyor. Onu her zaman ‘kraliçem’ diye çağırırım.”

“Ben de aşk aısı çektim. Şöhret olmadan önce bir kıza deliler gibi aşık oldum. Evlenmeyi planlıyorduk. Derken o başka ülkeye taşınmaya karar verdi. ‘Beni bekle’ dedi. Sonra başkasıyla evlendi. Dünya başıma yıkılmıştı. O günden sonra gelecekle ilgili hiç plan yapmadım.”

“Bilge için yapmayacağım şey yok. Evlenmeyi düşünmüyoruz, ama o benim hayallerimdeki kadın.”

*Kaseti basılacağı zaman fabrika iki aylığına kapatılıyor. Bir kentte konser vereceği alan uzaksa mutlaka ek otobüs seferleri istiyor. Sahne hazırlıklarına katılıyor.

*Doktoru İlhan Alpay, Tarkan’ın tek sağlık sorununun dizi olduğunu söylüyor. Sahneye çıkmadan önce dizine buz masajı yapılıyor. Sesinin sağlığı için gargara ve pastil kullanıyor. Yılda bir kez ABD’de chek-up’tan geçiyor.

*Koruması Levent’e her zaman şunu tembihliyor: “Yanıma yaklaşmak isteyenleri sakın sert bir hareketle uzaklaştırmaya kalkmayın. Herkese nazik davranılacak.”

*Konserlerine mali müşaviri Kenan Kır da geliyor. Maliyeciler geldiğinde muhatap olması için.

*Klavyecisi Mert Topel, “Tarkan, kendini ağır ve acımasız bir şekilde eleştirir. Kusursuz olmak için yapmayacağı şey yok” diyor.

*Evdeki yardımcısı Arife Gül’e göre, Tarkan yemek seçmiyor, ama en çok enginar seviyor. Tarkan’ın konsere çıkmadan önce mutlaka öptüğü Arife Hanım, “Tarkan’ın hayranları benden çamaşırlarını istiyor, ama vermem” diyor.

*Konserden önce kuliste yoga yapıyor, tütsü ve mum yakıyor.

*Sabahları sinirli uyanıyor. Ama öfkesi soğuk duş ve kahveden sonra geçiyor. Kahvaltıda hamsili sushi yiyor.

*İkinci el eşya satan mağazalardan alışveriş yapıyor. Çünkü kullanılmış eşyaları seviyor.

*Amerika’ya giderken yanında mutlaka simit götürüyor.