Koca İstanbul boğazımda düğümleniyor bu akşam. Aşkın yalın halindeyiz diye düşünürdüm eskiden ama bu akşam sesim, sesine karışıyor . Sonra sesin sesimle birleşiyor,duyamıyoruz birbirimizi, bağırıyorsun, bağırıyorum... Gülmeye başlıyorsun sinir krizinin girdaplarından geçerken ama ben gülmüyorum, ağlıyorsun, ardından ben sus diyorum, yeter... Bazen bu ilişkide ben mi kadınım sen mi ayırt edemiyorum.
“Ben” diyorsun “seni ailemle tanıştırdım”.
Kalbim yerinden fırlayacak gibi, acı çekiyorum. Nefes alıyorum, tutuyorum içimde.
“Sen” diyorsun “beni bu hale getirdin”.
Sana mı acısam kendime mi şaşırıyorum bir anda bu sözünle ve hala nefesimi tutuyorum içimde.
Bana “az sonra “O”gelecek” diyorsun.
Nefret ediyorum, senden ve tüm tekil şahıslarından diye geçiriyorum içimden. Haykırıyorum o anda tüm nefesimi odanın boşluğuna. Korkuyorsun o an benden biliyorum ama ben de korkuyorum kendimden. Aşkın paranoyak halindeyiz artık.
“Anla diyorsun, bitti...”
Anlıyorum ve gitmek istiyorum.
“Durağa bırakacağım seni” diyorsun.
İstemiyorum.
Giyiniyorsun.
Susuyorum.
Yanımda yürüyorsun, sonra ağlamaya başlıyorsun... “Göz yaşlarıma aldırma, gitmen lazım” diyorsun.
Gitmem lazım, biliyorum. Bindiğim otobüsün camına elini dayıyorsun hala, elimi elinin üzerine koyuyorum. Aramızda sadece cam var, aramızda cam dışında ne var bilemiyorum. İstanbul’un iki yakası bir araya gelmiyor bu akşam. Bense susuyorum...
YASEMİN DERYA
YAZARA E-POSTA GÖNDER