Zeki Müren ne güzel söylerdi bu şarkıyı… Eskiden anlamazdım ne demek istediğini. Şimdilerde anlamaya başlıyorum. Kendinden başkasını sevemeyenler için yazılmış bir şarkı bu… Sevdayı egolarıyla yaşayanların... Ne çok sevilirse sevsin; asla yeterli bulmayanların. Bir ah aslında… Sevenden sevmeyene…
Çocukken çok basit gelirdi her şey. Seni sevmiyorsa birisi küserdin, unutulur giderdi. Sarelleli ekmeğin unutturamayacağı hiçbir ızdırabımız yoktu. O kadar çok arkadaşımız vardı ki hayal dünyamızda; gerçekten yalnız kalmamıza imkan yoktu. Şimdi körelen hayal dünyalarımızla yalnızız. Pişmanlık ve keşkelerimizle…
Ardından bakıyoruz sevdiklerimizin. Bizi asla sevmeyeceklerini bile bile… Gözlerindeki alaycı bakışa kurban ediyoruz içimizdeki temiz duyguları. Artık adı “temiz” bile kalmıyor gerçi… Kirleniyor, ufalanıyor, yalanlanıyor her şey… Her şey onun ruhundaki ve dilindeki yalanlarla birleşiyor. Hiçbir şarkı teselli etmiyor. Yağmurun sesi felaket, güllerin kokusu keder getiriyor. Şimdi biliyorum ki;
Birbirinin aynı günler,
Geceler.
Saatler
Dakikalar.
Saniyeler.
Saliseler.
Her şey aynı.
Mili miline…
Tekrar tekrar koşuyorum
Peşinden aynı kabusun.
Uyanamıyorum.
Uyuyamıyorum.
Kaçamıyorum.
Dolandığım iplerden sıyrılamıyorum.
Ne denli ukala bir yalanmış aşk dedikleri.
Dert çekmeden dertlenmeymiş meğer.
Meğer hiç gerçekten sevmemişim bugüne kadar…
Seveceğimse şüpheli…
TÜRKMEN İŞCAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER