Arsız sarmaşık…
Kök salıyoruz hayata arsızca, sevdiklerimize, işimize, ailemize kısaca her şeye …
Belki de böyle yaşama tutunuyoruz. Dayanma gücünü kökümüzden gelen sevgi suyundan alıyoruz.
Sevgisiz olmuyor ki, gece sarıldığımız yastıktan, sokağın dönemecindeki ağaca, hergün ekmek aldığımız bakkaldan, işyerimizdeki masamıza varana kadar… her şey umarsızca verebildiğimiz sevgimizde saklı, kök salabildiğiniz kadar…
Çocukluğumdan genç kızlığa geçiş dönemime tanık olan, çok özel bir insanla kahve içiyoruz. Hiç kopmadık biz, ne yollar, ne ayrı semtlerde tutulan evler ayırdı bizi yıllardır. Hülyalı sohbetler edip kah güldük kah bulutlandık ama hiç hayata bakışımız değişmedi, çok emek verdik bu abla kardeşlik tadındaki dostluğa …
Aşklardan, yitip gidenlerden ve umut edilen yeşermiş sevgilerden konuşuyoruz. Birden “ Sen çocukluğundan beri sevdiğine kök salarsın, öyle sarılırsın ” diyor. Çok hoşuma gidiyor bu benzetme, bir yandanda ayrımsamaya çalışıyorum, nasıl bir durum böyle olmak diye.
Evet diyorum, sevdim bu benzetmeyi, kabul ediyorum.
Hemde arsız bir sokak sarmaşığıyım diyorum. Onlar umarsızca kök salarlar, bakımlı bahçelere inat yeşerirler heryerde, sıkı sıkıya sarılırlar hayata.
Gülüyoruz, seviyoruz arsız sarmaşığın hikayesini. Öyleyse bende sana şimdi yazdığım arsız bir şiiri okuyacağım diyor. Eski bir aşka yazılmış şiirde, eski aşkın olduğu kadar bende uzaklara gidiyorum ;
“ Tatlım ,
Yumuyorum gözlerimi, uyuyamıyorum.
Uç noktasında arzularımın,
Alev alev bir yangın göğsümde, özlüyorum.
Sofralar kurup, ütüler yapıyorum, diğer yarım sende
Sesini istiyor içim, arıyorum
Utanıyor, ama arsızca gülüyorum telefonu kaparken.
Hayallere dalıyorum uçkuru çözük
Yüzüm kızarıyor, dağılıyorum,
Neyseki uzaktasın,
Şükür ki farkındalığın, anlattığım kadar.
Bahçene ektiğim sardunyalar,
Bakışında gözüme değen papatyalar kadar yakın olmak, ne hoş…
Ağız içinin ıslaklığını, uyku arası homurdanmanı özlüyorum.
Hiç gözüme bakmayışlarını, sessiz.
Zaman zaman koyveriyorum duygularımı,
İşte o zaman yazıyorum,
Öfke duyuyorum uzaklıklara,
Biliyorum kaçmak yok, ödenecek bedele hazırım bak!
Kafa tutuyorum kaçtığım duygulara,
Şimdi kucak açıyorum.
Gel, Al, Acısın canım Korkmuyorum…
Ahh biliyorum böyle başlıyor aşk…
Ne pervasız düşlerim dindiriyor özlemimi ,
Ne sesin dolunca içime nefes nefes.
Sözlerinden kelimeleri ayırıyorum kendime ,
Oyalanıyorum.
Yok aklım başımda inan!
Söylediğim kadarını biliyorsun sen,
Ama biliyormusun?
Böyle başlıyor AŞK … “
(Hülya Bıyıklı)
Tatlı, yüzümüze sıcacık bir tebessüm yapıştıran şiirle, arsız sarmaşık kolkola yarenlik yapıyor .
Biliyorum,
Kök salmak da böyle başlıyor …
Sevinç Çakmaz / 12/04/2005
SEVİNÇ ÇAKMAZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER