Yolun yarısında bir genç kadın gitti çarşamba günü, tam da hafta ortası, hem de günlük güneşlik havada, İstanbul’a inat.
Tam da otuzbeşinde.
Mutlak papatyalardan taç yapardı kendine mayısın ortası gibi. Paylaşırdı fotoğraflarını yanında dostları ile, oh derdim bende iyi.
Veda edemedim, arkadaşımdı, iyileşiyor sanıyordum ah aptal kafam, kısa saçları da çok yakışıyordu ya, yüzü de hep gülüyor da yüreği gibi.
Elimde telefonum, E harfini açıp adına baka kalırım öyle işte, mailleri duruyor, ne çok yazışmısız, iş için, lanet olsun.
Hadi be bu son olsun Esra, lanet hastalığı da aldım gittim de bari.
Gözümü kapıyorum, melek gibisin… uçuş uçuş, bembeyaz, omuzları açık kuyruklu ipek bir elbise var üzerinde, yüzünde aynı gülümseme başında ışık saçan bir taç, çiçekler mor.
Mor rengi severmiydin ?
Şimdi tüm renkler seni seviyor, gökkuşağını salıncak yapıp sallanıyorsun gökyüzünde.