ŞÖHRET ACIYI AZALTMIYOR
Geçtiğimiz hafta ünlü oyuncu ve şarkıcı Hülya Avşar annesi Emral Avşar’ı kaybetti. Uzun süredir hasta olan ve 15 günde yoğun bakımda yaşam savaşı veren Emral Avşar, tüm çabalara rağmen yaşamını noktaladı.
Ölümün varlığını kabul edip, her doğan canlının bir gün yok olacağı gerçeğini bilsek de, bir yakınımızı kaybettiğimiz zaman üzülmeden, gözyaşı dökmeden edemiyoruz… Bu duygu da kuşkusuz insanca bir duygu. Çünkü onu bir daha göremeyeceğimiz gerçeğini kabullenmek kolay değil. Ama Tanrı sevdiğimiz birisini alırken sabrını da birlikte veriyor.
En sevdiğimiz birisini yitirsek bile, bir süre sonra, normal yaşamımıza dönüyoruz. Bu onu unuttuğumuz, yok saydığımız anlamına gelmiyor ama. Tanrı verdiği acıyı unutturmanın yollarını da beraberinde verdiği için, onların yokluğuna zaman içinde alışıyoruz.
Kayıpların en büyüğü, başta evlat acısı, sonra da anne - baba ve kardeş acısı derler.
Ölüm acısı ne zenginlik tanıyor, ne de şöhret …Yüreğinize bu ateş düşmeye görsün yaşlar süzülüveriyor gözlerinizden, hıçkırıklarınıza hakim olamıyorsunuz, yüreğiniz yanıyor, en sevdiğiniz varlığın toprağın altına konulduğunu gördüğünüzde belki de acıların en büyüğünü yaşıyorsunuz….Aynen kendilerine kol kanat geren annelerini kaybeden Avşar kardeşler gibi…Onlar da o gün aynen sıradan insanlar gibi, anne acısını yaşadılar, onlar gibi ağladılar, onlar gibi yürekleri yandı, onlar gibi annelerinin cenazesinin ardından yürüyüp, onun için dualar ettiler. İşte insanların belki de gerçekten eşit oldukları tek nokta bu…Ölüm acısı zengini de, fakiri de, ünlüyü de ünsüzü de aynı şekilde yakıyor, yıkıyor ve çaresiz bırakıyor…Ve ne olursanız olun, kim olursanız olun ölüme çare bulamıyorsunuz ve ömrü bir saniye uzatamıyorsunuz.
Renkli kişiliğiyle anılacak olan Emral Avşar’a Tanrı’dan rahmet, geride kalan kederli yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.
Bu vesileyle beni çok rahatsız eden ve her seferinde “bu görüntülere nasıl izin veriyorlar?” dediğim bir konuya dikkati çekmek istiyorum.
Kanser çağımızın korkutucu bir hastalığı ne çocuk, ne genç, ne yaşlı, ne kadın, ne erkek ne ünlü, ne ünsüz ayırımı yapmadan herkesin başına gelebiliyor. Tıp her gün bu hastalığa çare arıyor ve bazı türleri için olumlu sonuçlar da alıyor. Ama ne yazık ki, yaşam tarzları ve olumsuz çevre koşulları nedeniyle bir yandan da giderek artıyor. Kiminle konuşsanız yakınlarında bu dertle baş etmeye çalışan birileri var.
Bu hastalıktan kimi kaybetsek hemen çarşaf çarşaf “amansız hastalıktan kurtulamadı” gibi ilanlar görüyoruz gazetelerde. Hele bu kişi ünlü bir iş adamı, sanatçı veya bunların yakınıysa (Emral Avşar örneğinde olduğu gibi ) kemoterapi sonucu iskelete dönmüş ve saçları dökülmüş hali ve cenazesi defalarca ekranlara geliyor…Bu beni son derece rahatsız ediyor. Rahatsız olmamın üç ana nedeni var: Birincisi rahmetli bu halinin milyonlarca insan tarafından görülmesini ister miydi? İkincisi yakınları bu manzarayı defalarca görerek acılarını tekrar tekrar yaşamaktan rahatsız olmaz mı? Acıları tazelenmez mi? Üçüncüsü belki de en önemlisi. Bu hastalıkla savaşan binlerce insanın ve yakınlarının gözüne bu tabloyu sokmak insan onuruna, insan haklarına, hasta haklarına ve vicdana sığar mı? “Hülya Avşar annesini kaybetti” denilse, hastalığını bilenler zaten ölüm nedenini de bilecek. Onun en kötü halini göstermeden de ölüm haberi verilebilir. Biraz insafı olanlar bunu düşünüp, buna göre haber yapmalı. Bunu düşünmüyorlarsa ki, düşünmedikleri “az sonra az sonra…” diye verdikleri haberlerden belli. Rütük bu görüntülerin yayınlanmasını yasaklamalı. Bunca kanserli hasta ve hasta yakını varken, bu duyarsız tavra bir son verilmeli. İnsanlara umut aşılayıp, moral verilecek yerde “işte siz de bu hale geleceksiz ve böyle öleceksiniz!...” demenin insani hiçbir yanı yok!... ”Amansız hastalık” tabiri de kullanılmamalı. Milyonda bir ümit varsa, gene de ümit var demektir. Bu tür hastalıklar için moralin ve umudun ne kadar önemli olduğunu artık çocuklar bile bilirken, insanların umutlarını kırmaya yüreklerini sızlatmaya kimsenin hakkı yok!….
Avşar ailesine sabırlar dilerken, tekrar görüşüne kadar hepinize, sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. Sevgiyle kalın,
Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER