İstanbul da yaşıyorsanız çelik gibi sinirleriniz olmalı. “kuralsız”,”kanunsuz” bir şehirde yaşıyorsunuz demektir.
İstanbul da yaşıyorsanız çelik gibi sinirleriniz olmalı. “kuralsız”,”kanunsuz” bir şehirde yaşıyorsunuz demektir.
Ne can güvenliğiniz var, ne mal güvenliğiniz. Günün herhangi bir saatinde bir köşe başında birisi yolunuzu kesip cüzdanınızı isteyebilir. Bu konuda uzmanlar”Hemen verin^diyorlar verirsiniz. Bunun stresi aylar sürer... Evinize her an hırsız girebilir... Evde yoksanız şanslısınız, çünkü, canınızı kurtardığınıza sevinmeniz gerek. Polise gidersiniz, gelip zabıt tutarlar, parmak izleri alınır ve bir daha ne arayan ne soran olur. Bunlar kağıt üzerinde kalır. Eğer güçlü bir arkanız yoksa, gidenlerin üzerine bir bardak su için. Hatta zaptı sizde unutup giderler ve aramazlar (bu benim başıma geldi.) evimize hırsız girdi. Yükte hafif pahada ağır ne varsa alıp götürdü. Hatta “çerçeve gümüş” diye nikah fotoğrafımızla birlikte onu da almış. (Adını bilseydik adına imzalardık) Polise haber verdik, gelip parmak izi alıp, zabıt tutup gittiler. Polisler gittikten sonra birde baktık ki, zaptı almayı unutmuşlar... Hatırlayıp dönerler diye bekledik ama gelen olmadı. İki gün sonra karakola gidip; "Bizim şikayet ne oldu, bir iz filan bulundu mu “ diye sordum. “Araştırıyoruz” dediler. Güldüm: “Ne araştırması memur bey, birisi gelip itiraf etse ve ben şu eve girdim dese ne yapacaksınız?” “Ne demek ne yapacağız? Elbette yakalayıp çaldıklarını geri alıp size teslim edeceğiz” dediler, O zaman: “Şikayetçi var m?ı” dedim “Siz şikayetçi değil misiniz?”diye sordular. “Evet de, zabıt nerede?” dedim. O zaman çekmeceleri karıştırıp, zaptı bulamayınca, zaptı unuttuklarını anladılar... Sizce bu hırsız bulunabilir mi?... Bundan sonra da defalarca evime hırsız girdi ve bir kez olsun hırsız bulunamadı. Tüm hırsızlara duyurulur “Evde alınacak bir şey kalmadı lütfen boşa zaman harcamayın ve benimde evimi alan talan etmeyin!..”