>

KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Evliliklere ne oluyor?

"Evlilik kurumu giderek gücünü ve sağlamlığını yitiriyor mu ? Laf olsun diye mi evleniliyor? " Özcan Kandemir`in yeni yazısı...
 
   
 
 
     

Evliliklere ne oluyor?

Evlilik kurumu giderek gücünü ve sağlamlığını yitiriyor mu ? Laf olsun diye mi evleniliyor? Yoksa “hele bir evleneyim olmazsa ayrılırım” diye mi adım atılıyor bu kuruma?. Evlilik özgürlüğe adım atış mı? Yoksa esaret mi?

Tüm dünyada giderek artan boşanmalar evliliğe ciddi bakanları çok endişelendiriyor......

Her geçen gün, boşanmış kadınlar, boşanmış erkekler ve bir yerlere savrulmuş çocukların sayısı artıyor. Bu olay çok ciddi bir toplumsal travma yaratıyor. .

Boşanmalar artarken bu kuruma bakış açıcı da insandan insana değişiyor. Kimileri “Amasya’nın bardağı biri olmazsa biri daha” diye tekrar evlenmenin yollarını ararken, bir kısmı da “evlilik mi tövbe!” diyip bu konuyu aklından ve yüreğinden çıkarıyor.

Benim ilgimi çeken grup, durmadan evlenip boşanan grup. Bunlar yalnızlığı taşıyamayan ve karşılarındaki insanı fazla araştırmadan hemen evlenme teklif eden kişiler. Birkaç kez evlenmeyi ayrıcalık sanıyorlar.

Sorduğunuzda “üçüncü,”.veya “dördüncü evliliğim” diye övünerek söylüyorlar. Hatta aralarında yaptıkları birde espri vardır. “Karım kırk yaşına gelince, bozdurup iki yirmilik alacağım “derler.

Bunlar bu kadar sık evlenip boşanırken “ben nerede hata yapıyorum?” Neden evliliklerimi yürütemiyorum? Sorusunu kendilerine hiç sormazlar mı? Bir erkek veya kadın beş altı kez boşanıp evlendiyse boşandıkları kişilerin tümü mü kötüydü? Veya hata hep karşılarına çıkan kişilerde miydi?

Buna en son örnek; ( taze bir olay olduğu için bunu örnek gösteriyorum) geçenlerde dördüncü eşinden de ayrılan Ergun Göknel.

Evlenip ayrıldığı kadınlara söyle bir baktığınızda, her tipe rastlıyorsunuz. İlk eşi eczacı bir hanım, iki çocukları varken ayrılmışlar, ikinci eşi Nurdan Erbuğ, kolej mezunu, o da Ergun bey gibi evlenip ayrılmış bir erkek çocuk annesi, 20 yıl beraberlikten sonra, yanında çalışan genç bir kıza aşık olup karısının tüm çabalarına rağmen boşanmakta direnip, kızı yaşındaki o hanımla evlendi ve herkesin bildiği gibi, bu uğurda tüm kariyerini, geleceğini yok etti, hapislerde yattı ve bir yıl gibi kısa bir sürede bu aşkta bu evlilikte de bitti. Ergun bey yılmadı, dördüncü kez . yaşı yaşına uygun Müjgan hanımla evlendi. Gazetelere mutluluk pozları verdi. “Aradığım kişiyi buldum “ dedi ama anlaşılan bulamamış, bulduğunu sanmış olmalı ki, geçenlerde gazete haberlerinden ayrıldıklarını okuduk.

Kadınlar arasında yaygın bir kanı vardır. “İkinci evliliğini yapan erkekler birinci evliliklerindeki yanlışları tekrarlamazlar, daha özenli davranırlar ve eşlerinin kıymetini bilirler” diye. Ben buna asla katılmayanlardanım. Eğer erkek hata yaptığını kabul edense, belki tekrarlamaz ama, hatayı hep karşıda arayan bir tipse , asla iflah olmaz ( tecrübeyle sabittir). Bunun için evlenip ayrılmış erkeklerle evlenmeyi düşünen hanımlara karşı tarafı araştırmalarını tavsiye ederim. Aynı şekilde bir kadında, evlenip ayrılmayı bir spor gibi kabul ediyor ve bunu durmadan tekrarlıyor ve bununla övünüyorsa, bu hanımla evlenmeden önce, durup düşünmek gerek.

Son zamanlarda boşanmaların artması nedeniyle, bir tez ortaya atıldı. “Vadeli evlilik” yani evlenirken 5 yıllık, 7 yıllık diye anlaşıp süre dolunca da, ( ev sahibi veya kiracı gibi) evliliği gözden geçirip duruma göre , “devam etmeli” veya “etmemeli” diyorlar. Gerekçe olarak da evliliğin insan doğasına aykırı olduğunu savunuyorlar. ( bu arada çocuk olursa ne yapılacağı konusunda bir şey söylemiyorlar) Evliliğin temeli güvendir ama, bu evlilik ne zaman bitecek? Sürecek mi? Sürmeyecek mi? Senin malın, benim malım gibi kaygılar içinde, her geçen gün güven duygusunu biraz daha zedeleyerek, aman sözleşme süresi bitiyor, bu arada ben birini bulmalıyım, veya o kimi buldu acaba! diye düşünmeyle geçen üç beş yılın kabustan beter olduğunu hesaplamıyorlar.

Oysa, yalnızlıkta insan doğasına aykırı değil mi? İyiyi – kötüyü, sevinci -kederi, mutluluğu - mutsuzluğu, başarıyı - başarısızlığı paylaşacağınız bir kişi yoksa yanınızda, yaşamın değeri olur mu?

Evlilik birbirini tamamlayan ve birbirini destekleyen veya birbirini çıkarlara dayanmadan seven iki kişi arasında olursa, tadına doyum olmaz. Ama “iki kiremit çaksam baca olar, kime varsan koca olur” felsefesiyle yapılırsa elbette kısa ömürlü olur.

Evlenenlere öteden beri “bir yastıkta kocayın” derler. Ne güzel bir söz. Bir yastığı paylaşmanın gerçek anlamı bir yaşamı paylaşmaktır. Aklıma şu takılıyor. Eskinin o uzun tek yaştıklarını bölüp, ayrı ayrı yastıklar yaptık. Birbiriyle kavga eden eşlerden birisi yastığını kaptığı gibi, öteki odaya gidiyor ve kavga giderek büyüyor. Keramet yastıklarda mıydı acaba!...Bir çeyiz firması çıkıp, gene eskiden olduğu gibi, iki kişilik, uzun tek yaştıklar üretse ve evlilikleri kurtarmak için bir adım atsa etkili olur mu diye düşünüyorum. ( fikir annesini de unutmadan)

Evlilikleri vadelere bağlamak yerine, nerede hata yaptığımızı düşünsek, evlilik kurumuna sahip çıksak, mutluluğu evlerimizde sevdiklerimizde arasak, problemler çıktığında, kendi kendimizle değil, birbirimizde konuşmayı denesek ve paylaşmanın tadına varsak, belki evliliklerimiz böyle pamuk ipliğine bağlı kalmaz ve böyle kısa ömürlü olmaz.. .

Boşanmak elbette evlenmek kadar doğaldır. Evlilik çekilmez hale geldiyse bunun için sözleşmeli yıllara gerek yoktur. Ama önce evlilikleri kurtarmayı denemek ve sonra ayrılmayı düşünmek gerekir. Eğer birde çocuklar varsa, iki kez düşünmek gerekir. İnsanın en büyük özelliği “konuşmaktır” konuşmayı denemeliyiz. Problemleri çözmenin en kestirme yolu karşılıklı konuşmaktır.

Kendi kendimize konuştuğumuzda sadece kendi sesimizi duyarız. Oysa karşılıklı konuştuğumuzda birbirimizin sesini duyarız. Belki de bu konuşmalar sonunda problemlerin sizin büyüttüğünüz kadar büyük olmadığını göreceksiniz. Belki bir yanlış anlama evliliğinizin üzerinde kara bulutların dolaşmasına neden oluyordur. Önce konuşalım, tartışalım yinede yürümüyorsa, sadece son kareye bakarak değil, geçmişe de bir göz atarak, birbirimizin hakkını yemeden, emeğini inkar etmeden, medeni bir biçimde yollarımızı ayıralım.

Hepinize mutlu ve uzun ömürlü birliktelikler diliyorum.

Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.comB>


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>