“Ölüm” kötü bir kelime... Kötü ama bunu hepimiz er veya geç yaşayacağız
Bundan kaçış yok.
İçinizden “bunu hatırlatmanın sırası mı?” diyenleriniz olabilir. Bazı olaylar bunu insana ister istemez hatırlatır.
Ölümü yakın hissedince, bir yakınımızı yitirince, bir cenazeye gidince hep aynı şeyleri söyleriz “her şey boş,” “hiçbir şeyi fazla dert etmemek gerek” “şu ölümlü dünyada dargınlık niye?” gibi laflar eder ama üç gün sonra unuturuz.
Gene ufak sorunları büyütür, kırgınlıkları yaşar, hırslarımızın esiri olur, aşk acıları çeker, kıskançlıktan midemize kramplar girer, telefonlar başında bekler, sevgilimiz bizi bir gün aramazsa kahroluruz.
Bu insanın doğasında var. Verdiğimiz başka sözleri unuttuğumuz gibi, “ölüm”konusundaki düşüncelerimizi de unuturuz.
Bugün bu konuya değinmemin bir nedeni var.
Arşivimi düzenliyordum. Elime rahmetli Belgin Dorukla yaptığım bir söyleşi bandı geçti ( kısmet olursa onun yaşamını yazmak istiyorum. Bunu kendisi de arzu etmişti, hatta yaşam öyküsünün bir bölümü kendi el yazısıyla bende duruyor).bu bandın bir yerinde, intiharı bir bunalım anında ciddi olarak düşündüğünü ve uygulamak için camı açıp, kendisini atmak üzereyken, zeminin beton olduğunu görünce “karpuz gibi dağılacağım” diye düşünüp vazgeçtiğini söylüyor.
İyi ki vazgeçmiş, o tarihten sonra yıllarca ailesiyle birlikte yaşadı, torunlarını sevdi, bunalımlarını atlattı, reklam filmi çekti ve bu olayı anlatırken “iyi ki yer betonmuş, çimen olsa şimdi hayatta olmayacaktım , hiçbir şey için değmezmiş” demişti.
Evet!...tanrının bize kendi istediği zaman almak üzere verdiği emanet canı, bizim almaya hakkımız yok!...
Bu dinimizde de büyük günah.
İntiharlar beni her zaman derinden etkilemiştir.
Her derdin bir çaresi vardır, her sorunun bir çözümü olduğu gibi.
Zaman en büyük ilaç. Yeter ki, o zamanı geçirebilelim, o bunalım anını atlatabilelim.
Ölmek için bir nedenimiz varsa, yaşamak için bin nedenimiz var.
Beni en çok üzen de “aşk” intiharlarıdır.
Tanrım ne kadar aptalcadır...
Zaman içinde etkisini yitirmeyen aşk yoktur.
Hiçbir aşk için ölmeye değmez inanın bana...
Aşkından çılgına dönüp, ailenin tüm itirazlarına rağmen, kaçıp evlenen onlarca kişi üç beş yıl sonra boşanmıştır.
Kendisini terk ettiği için ölmeye kalkanlar, aynı kişiden nefret ederek ayrılmıştır.
Hatta daha da kötüsü, çok sevdiği birisine, yıllar sonra rastladığında tanımayanlar vardır.
Ama zamanında onun için ölümü bile göze almaktan çekinmemiştir.
Yaşanmakta olan aşk her zaman en büyük aşktır ama, zaman geçince bunun böyle olmadığı anlaşılır. .
Üstelik bir de karşınızdaki sizin bu duygunuzla övünür “benim için canına kıydı” veya”canına kıyacaktı” diyerek hava basar.
Siz siz olun “şakacıktan” da olsa böyle bir şeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
Yaşamak her şey rağmen güzel, her yaşın bir güzelliği ve özelliği var. Her mevsimin tadı başka, hava güzel, su güzel, deniz güzel. Bunları zaten günün birinde bırakıp gideceğiz.
Acele niye?...Üstelik sevginizi anlamayan, sevginize karşılık vermeyen veya size ihanet eden birisi için bu düşünmek bile büyük hata değil mi?...
Bu kötü düşüncelerin semtinize uğramaması dileğiyle size benden küçük bir şiir ;
Yaşamak yürek işi
Ölümü yeğlemiş
Kişi.
Elbette,
Yaşamak
Yürek işi...
Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER