Onu affettim. Ama bir kereliğine... (Nilhan Fidan)
Bir kadının gözyaşlarını ne dindirebilir? O çok sevdiği erkeğin sarılması mı, af dilemesi ya da bir daha ona bunları yaşatmayacağına yeminler etmesi mi... İnkar ederek onu herşeyin üstünde tuttuğunu söyleyen yalanları mı...
Bir erkeğin zaaflarını ne öldürür? Taptığı bir kadın mı, iki kadın mı, daha fazlası mı? Kaçamak ilişkilerde aradığını ne buldurur? Verdiği sözleri ne unutturur, söylesene.
Bir kadınla erkeği ne buluşturur? Onda gördüğü sevgi mi, şevkat mi, tutku mu, aşk mı, yoksa sadece tensel çekim mi?
Bir kadının gözyaşlarını ne dindirebilir? Unutmak mı, görmezden gelmek mi, susmak mı?
Peki, “neden ben” sorusunu? Nerde hata yaptığını aramaktan ne vazgeçirir – eksik yaptığı bir şey bulamamak mı? Aldatılmaya geçerli bir sebep bulamayıp erkeğin zayıflığına ve hemcinslerinin kötü kalpliliğine küfürler savurmak mı?
Bu kayıp yıllarda bunca acı çekmesinin sebebi nedir? Ait olmadığı zamanlarda, ait olmadığı yalan yüreklerde tutunamaması ve sanal sevdaların gerçeklerin yerini almasını boynu bükük izler olması mı? Artık güvenemediği sevgiliyi ne affettirir? Bir defalık affetmenin büyüklüğü mü yoksa onun sandığı kadar mükemmel biri olmamasını kabul edememek mi?
Bir erkek ne zaman durulur? Artık doydum diyerek bu sofradan kalkması için daha kaç yürek kırması gerekir?
Bir kadına aldatılmanın verdiği o aşağılanma duygusunu ne unutturur? İntikam planları kurmak mı, hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve kesip atılması gereken bir ilişkiyi kanata kanata sürdürmek mi?
Kalbine koyduğunun başkalarında ne aradığını/bulduğunu sormaktan nasıl vazgeçer bir kadın – ömrü boyunca soru sormaya alışmışken ve yıllar sonra bile en ufak ayrıntısına kadar her bir şeyi hatırladığını herkes bilirken?
Bir kadının yüreği ne zaman iyileşir? Sevgisini hak edecek birini ve güvenmeyi ne zaman öğrenir tekrar? Ya da bu sadece bir sonraki yıkıma hazırlık mıdır?