“Bir zamanlar… O güzel insanlar ve cezasız kalmayan başarılar üzerine…” Nilhan Fidan`ın yeni yazısı...
DEVRİM ARABALARI
Bir zamanlar… diye iç geçirdim. Öyle zamanlar da vardı.
Daktilonun sesi, saman kâğıdının unuttuğum dokusu, sofraların düzeni, eşlerin birbirine kol kanat germeyi görev bilmesi, tasaya zora tahammül etmesi, aza kanaat getirmesi, çoğu takdir etmesi…
Bir zamanlar, içten gülümsemesini eksik etmeyen tatlı insanlar vardı sokaklarda. Çarşıda pazarda ayaküstü sohbete tutuşan, iyi günde kötü günde komşusunu arayan, dostunu arkadaşını kollayan, bir olmayı birlik olmayı seven, ağlarken de gülerken de paylaşmayı görev kabul eden, doğal, sevgi dolu, güler yüzlü insanlar vardı.
Ne yalan söyleyeyim… Bir zamanlar… diye iç geçirdim izlerken.
Devrim Arabaları, inancın, her şeye rağmen pes etmeden kendine inanarak yaşamla ve yetersizliklerle inatlaşmanın, yerle bir etmek yerine yaratmanın filmi. Kendine güvenle; ama öyle içi boş ve çevreyi hiçe sayan bir gerinme ile de değil, onurla ve haksızlıkları da sineye çekerek, yine de kendi doğrularını korumak üzerine…
Bu güzel insanlar filmi, bir yandan da sahip çıkmadığımız değerlerin, başarıların ve emeğin anısını taşıyor. O güçlü milliyetçiliğimizin altında politik çekişmeler bir yana sokaktaki herhangi bir insanın bile başarıya itibar etmede ne kadar isteksiz olduğunu gösteriyor. Değil mi ki uluslararası spor karşılaşmalarından ve her türlü felaketten sonra tek yürek olmayı bilen biz, içimizden birilerinin ileri görüşlülüğü ve başarma çabası karşısında o görünüşte güçlü milliyetçiliğimizi bir yana bırakıyor; bu çabaya engel olmaya, hatta alaşağı etmeye hevesleniveriyoruz…
Uzun zamandır bu çağla ve bu çağın yersiz dayatmalarıyla bir savaşım vardı. İçime sinmeyen yalancı yüzler, gerçek sıcaklığı asla bulamadığım sahte bir çember… İnsanların içi bozulmuş, diyip duruyordum. Oysa bir zamanlar güzel insanlar vardı. Yine haksızca eleştirilip mutlulukları söndürülmeye çalışılan; ama içindeki güzelliği koruyan insanlar vardı o zamanlar.
Eğer gitmediyseniz, hâlâ oynadığı birkaç sinemanın yolunu tutun derim. Tatlı tatlı gülümseyerek, biraz da içiniz burkularak izleyin bu filmi.