Adam bir cümle kurmuş; kadın gerisini getirmiş ve güzel bir düş-yazısı çıkmış ortaya. (Nilhan Fidan)
Bir bütün olarak hatırlıyordu onu, yıllar geçmesine rağmen öyle görmek niyetiyle gitmişti; başka türlüsünü bünyesi kaldırabilir miydi ki...
Bir bütündü ama her parçasında bir başkası. Öyle ki sevmesi zor, kaybetmesi yıkıcıydı her seferinde.
Bir keresinde çiçek olmuştu. Bir keresinde ağlama duvarı. Bir keresinde dikenli çalılık. Çok kısa da olsa bir keresinde onun her şeyi.
İşte o bir kısa anı bir bütün yapmıştı adam. Yıllar öncesinden kalan bir hatıra gibi bölük pörçük değil de, onu bütünleyen en doğru parça gibi.
Bir keresinde deniz feneri olmuştu. Sığınılacak bir limanda ışıl ışıl yanan bir odası olmuştu.
Bir keresinde yakamoz oldu. Ne dokunabildi ne sarılabildi ona.
Bir yandan gözleri onu arayıp kalbi onu çağırıyordu ondan uzak olduğu her an. Bir yandan da mantığı çığlıklar atıyor, kendisine arka arkaya aynı soruyu soruyordu. Hayal dünyasında yaşıyorsun diyip duruyordu. Bütün bu sesleri bastırdı ve yürümeye devam etti.
Yoluna kim çıktı, kime yol verdi, kimi görmezden geldi, o bile bilmiyor. En son hercai menekşeye dönüşmüştü sevdiği, sarılı morlu insan yüzlü kır çiçeğine…
Onu tanımakta zorlandığı günlerdi o günler. Her bahar diğerleri gibi açmak yerine kışın ortasında açma sözüyle uykuya dalan iki kır çiçeğinin öyküsü gibiydi… Hani, bilirsiniz hepiniz. Kır çiçeklerinden biri sözünü tutar, karın yağmasını bekler açmak için. Diğeriyse sevgilisini yarı yolda bırakır, ilkbaharda açıverir. O gün bugündür karda açıp sevgilisini bekleyen çiçek Kardelen, hayırsız sevgili ise Hercai adını alır…
Durdu bir an. Geçtiği onca yola baktı. Ne yakamozlar, ne hercai menekşeler istemişti oysa o. Yanında olsa ve elini tutsa yeterdi. Çok kısa da olsa her şeyi olduğu günü dün gibi hatırladı.
Bilmem ki dedi kadın. Belki zaman gerekirdi ya da zaman çok gelirdi bize de biz geçmişte olurduk her nefeste.
Geri dönmeyi düşündü bir an ama vazgeçmedi. Uzaklardan biriciğinin sesini duyar gibi oldu.
Bilmem ki dedi adam. Ben yoktum sen geldiğinde ve sen giderken ben anca fark ettim benimle olduğunu.
Şimdi unutturmak mümkün değil geçmişi. Yaslanmak kolay belki ama peşini bırakmak gerek yine de.
Zamandı gözlerinde, gördüm dedi adam. Sen zamanda tutsaktın en çok. Bu yüzden ulaşamadık birbirimize.
Bilmem ki dedi kadın. Ben artık bilmesem daha iyi.