Başarının ölçütü ne? Neden bu tatminsizlik bunca yıldır verilen, emeklerimin dönüşümü benim hayatımda nereye konumlanıyor ya da oturuyor?
Gecenin bir yarısı yaşamakta olduğum ömrümün yarısını verdiğim mesleğim adına sabahlıyorum, geçtim karşısına ona bakıyorum. Sen bana ne verdin ün mü, para mı, şöhret mi, mevki mi, çevre mi…Bir başarı tanımlaması yapılacaksa bu başarıyı kim tanımlayacak? Bir noter var mı onaylayacak?
- Hey Mutlu sen ne başarılı yapımcısın öyle projeler kurdun ki sen ve ben ( meslek) biliyoruz sadece ne tuhaf yanılgı yaşadığımız. Bunca yıldır sen ve ben (meslek) mi tek başımıza yürüdük bu çetrefilli zamanlarında, İstanbul’a rağmen yenilmedik diye alkışların hepsi senden bana mı sadece? Alkış bile iki elle çıkartılan ses değil mi bu dünyada yine ben mi alkışlıyorum iki elimle seni ve beni …Elim tek kaldığında diğer yarısı tamamlıyor mu, oluşturuyor mu seni?
Ben başarısızlıklarımda büyüttüm en başarılı projelerimi. Hayatı bir proje olarak görürsen başarı tatmini mümkün değil. Her projede hırslanarak kendime daha da mükemmellerini kurdum. Meslek seçimiyle başlayan ego gücü aşklara denk varan farklı bir yolculuğa dönüştü. Ben seçtiğim adamları da proje olarak gördüm ve hepsinin giriş gelişme sonuç bölümleri ben tarafından yazıldı, çizildi. Ben her adamı birbirine benzeyen proje aşklarına dönüştürdüm. Hepsinde aynı duygular barındırdı içim, hepsi de hem fiziksel hem duygusal birbirinin benzeriydi. Sonuçları da kendim yazdım benim aşık olduklarım kaldılar o noktada bana aşık olmaları önemli değildi. Bir yapımcı gözüyle konseptleri kuruldu, bir televizyon programı gibi üzerlerine duygular yapıştırıldı, yazılar yazıldı.
Çağımızın ünlü ressamı Andy Warhol’un dediği gibi; “Öyle bir gün gelecek ki, herkes 15'er dakikalığına ünlü olacak." tı. Ben onları 15’er dakikalık zaman dilimlerine böldüm birinden diğerine bu düşüncelerle duygu gelgitlerinde geçtim. İşte bu nedenle çalıştığım sunucuların da vazgeçilmezi olamadım, seçtiğim adamların da…
Bütün suç benim. Ben kendimi satma savaşlarında yenilgiyi kabul ettim, satmasını beceremedim içine duygu bulaşmış bir ruh halinin barınamadığı meslekte ve adamlarda bir adım öteye geçemedim. Düşmedim de devrilmeye yakın yerlerde yürümeyi seçtim. Evet istikrar önemliydi ama ne boyum uzadı ne de kısaldı. Biri de bana demedi ki topukluyla düşme tehlikesine rağmen dengeliyorsun dik durmayı ve hayatı! Ya da teşekkürler ellerine, beynine sağlık sen olmasan eksik kalırız bu projede iyi iş çıkardın ya da aşkın bana iyi geldi be Mutlu kendime geldim.
Bir kurtlar sofrası denen kavram bu mesleğe başladığımdan beri konuşuluyor, ben o sofralara çok oturdum belki yediğime eşlik edemedim ne yazık ki…
Her şeye rağmen inandığım bir gerçeklik masalının içinde meslekte ve aşkta kendimce kahraman olmayı sürdürme çabamı sürdürüyorum. Hani kırmızı başlıklı kız kazanıyordu masalın sonunda? Sepetimde biriktirdiğim elmalar İstanbul şehrinin her bir yanına dağıldılar.
Ben mesleğin neresindeyim, başarı kime göre, neye göre, adam nerede? Kurta yetişebilir miyim kurta kuşa yem olmadan, beş elin parmakları bir olmazdı hani alkışlarken. Kurt nerde, kuzu nerde, ben nerde, aradığım nerde, elmaların hepsi dağıldı mı yere…Düşlerimle toparlarım elbet yine mesleğim adına yaşamak ayakta tutuyorken beni. Hadi makyajını yap, gülümse, güzelleş, topukluları giy, sosyal ol kayıt devam ediyor kaldığın yerden, yeni yayın dönemin başlıyor çünkü!
MUTLU HESAPÇI
YAZARA E-POSTA GÖNDER