>

KÖŞE YAZILARI | MUTLU HESAPÇI

Cennet’e Gitmesem De Olur; Çünkü Cenneti Keşfettim!

Mutlu dedim ne güzel bir hoş bulmaktı böyle! (Mutlu Hesapçı)
 
   
 
 
     

“Nicedir bu kadar iyi olmamıştı ruhum, saplanıp kalmamıştı hayalime tüm güzel olacak şeyler… Sebebi kendimim başkası değil artık ödünç almıyorum hiç kimseden hiçbir duyguyu ben yaşıyorum ve içimde güzelleştirmeyi başarabiliyorum artık! Yaşamak zor ama bir o kadar güzel şeymiş nedense ve ben bunca yıl aralarda yazık etmişim ruhuma ve beynime…” der Adalet Ağaoğlu muhteşem kitabı Ruh Üşümesi’nde!

Beni bu satırlara götüren, bana bu duyguyu hatırlatan yer Dubrovnik ve tabi ki oradaki güzel insanlar oldu. Bir basın gezisi için düştüm yollara hiç bilmediğim görmediğim bir yer Adriyatik denizi kıyılarında bulunan tarihi yer Dubrovnik’e doğru yol aldık.



Altı basın mensubu kadın grubu oluşturarak daha ilk başlarda anladık kadın kuvvetleri olarak buluştuğumuzu zaman ilerledikçe herkes birbirini anlayacaktı zaten. Altı farklı karakterde altı farklı özellikte ve yaşta kadın gücü çok eğlenceli gelmiyor mu kulağınıza!

Rixos Libertaş Genel Müdür Yardımcısı Volkan Yorulmaz güler yüzü ile karşıladı bizi, üstelik de çiçeklerle… Hoş geldin Mutlu dedim ne güzel bir hoş bulmaktı böyle! Otele doğru giderken bakalım nasıl güzellikler bekliyor beni diye düşündüm ama gördüklerim karşısında güzelliğin baş döndürücü bir hale dönüşeceği aklıma da gelmezdi henüz. İlk gece otelin sahilinde özel bir yemek ile başladık, benim anlayamayacağım deniz ürünlerinden yapılmış birbiri ardına lezzetli yemekler geldi soframıza ve sohbet koyulaştı en güzel içecekler eşlik etti ortama. Manzara hemen yanı başımızda, gecenin aydınlığı ve ay’ın şavkı çoktan vurmuştu başımıza. Rixos, savaş döneminde ağır hasar alan bir binanın tekrar restore edilmesiyle hayata yeniden döndürülmüş tarihi bir bina. Nice acılar üzerine kurulmuş bir otelin içinde kaldığınızı anlayarak başka türlü anlamlı yaşamalı hayatı dedirtiyor size. Belki de bu nedenle iyi insanlarla karşılaşıyorsunuz bu bir tesadüf olmamalı. Yönetim kadrosundan personeline kadar herkes sizi özel hissettiriyor.

Volkan Bey renkli kişiliği, sohbeti ve bilgisi ile size eşlik edebilecek en doğru yönetici. Zaten çoğu misafirde Volkan Bey ile her daim sohbette. Yıllardır turizm işinde olan deneyimli bir isim üstelik de sanatçı kişiliği ile de son anda konservatuar eğitimini yarıda bırakan da kendisi. Sizi kırmayarak o güzel sesinden şarkılar dinlemek de işin sürpriz tarafı tabii.



Tekne’de kadın kuvvetleri ve Rixos Genel Müdür Yardımcısı Volkan Bey!


Dubrovnik’te bir güne uyanmak farklı bir duygu ilk güne uyandık ve kendimizi tekne turuna hazırladık. İstikamet Sipan adasına doğru ve orada Marco’nun yerinde muhteşem bir yemek molası. Adaya vardığınızda orada kalayım ve bir daha dönmeyeyim geçiyor aklınızdan. Sakin dünyadan kopuk bir yer. Tabi ki Adriyatik denizinin güzelliğinden dolayı oraya gitmek çok uzun oluyor aralarda sürekli durup denize girmek keyfi de bambaşka. Bir de aklımıza gelen nereden eserse her tarzda şarkılar söylemek keyfi. Lorke lorke türküsü de ancak bizim grubun aklına gelirdi zaten. Gitmeden önce oranın erkeklerine dair tek tanımlama yapmışlardı herkes Behlül. Nasıl ya ben sarışın adamlardan hoşlanmam ki ama :) Kaptanımız Ivan evet evet Behlül tarzında bir adam. Kadın kuvvetleri olarak kendisine takılmamak elde değil. O bizim Behlül’ümüz oldu artık. Belki de çocuk bizden kurtulmak adına tekne turunun sonlarına doğru gelecek yıl evleneceği kiliseyi gösteriyor bize. Ayyyy bir Behlül daha kaçar yani:)

Behlül kaçar ama bazen biz dırdırcı Türk kadınlarından Türk erkekleri de kaçıyorlar. Şaka bir yana zaten her giden gazetecinin yazdığı meşhur Rixos'un şefi Özgür Dönertaş’ın hikayesi benim de ilgimi çekiyor. Özgür Dubrovnik’e üç aylığına gelip orada kalıp üstelik de Hırvat kızı Maki ile evlenip yuva kurmuş birisi. İki kız çocukları ve mutlu bir yuvaları var. Maki kocasının her daim yanında olan ona eşlik etmeyi iyi bilen biri. Öyle ki bu mutlu evliliğin sırrı nedir diye sorduğumda evlilik kurumunun içinde kaybolmamak ve birbirini özgür bırakmak diyorlar. Bu güzel çift hala sevgili gibi yaşıyorlar canları ne isterse onu yapıyorlar. Kurallar geçerli değil evliliklerinde. Özgür ilk geldiği anları hatırladığında gittikçe kendine çeken bir yer burası ve beni büyüledi. İyi ki Dubrovnik’te kalmışım hem mesleğimde kariyer yaptım hem de burada bir aile kurdum diyor. Özgür’ün şef yönetiminde kadrosu muhteşem yemekler hazırlıyor misafirlerine ve sizi güleryüzleri, sohbetleriyle büyülüyorlar.



Rixos’un baş aşçısı ve şefi Özgür Dönertaş ve ailesi


Old Town’a Rixos’dan yürüme mesafesi 15 dakika, arabayla 5 dakika sürüyor. Tarihin bütün dokusunu üzerinde taşıyan büyülü, kışkırtıcı ve sanki masalın içinde bir yolculuktasınız hissini veren bir yer. Bir kalenin kapısından giriyorsunuz şehir başlıyor, çıkıyorsunuz şehir bitiyor. Ve o mesafeye büyülü bir tarih yerleşiyor. Binaları, cafeleri, kiliseleri, sokakları ve insanlarıyla hayal edemeyeceğiniz güzellikte mimarisiyle bu kadarını hayal etmek güç, görmeden önce dedirtiyor. Aslında Old Town görmeden anlatılmaz yaşanmalı hissini her an size hissettiriyor. Savaşın yaralarından her şeye rağmen ayakta kalan bir abide gibi göğe yükseliyor her şeyiyle o özel coğrafya. Bir yolculuğa çıkıyorsunuz ki içsel bir duruma dönüşüyor siz tarihi bir dönemde yaşıyorsunuz sanki ya da bir kitabın içindeki kahraman tadında hissediyorsunuz kendinizi. Acaba cennetin bahçelerinden bir yer olabilir mi burası? Bu kadar acı çeken, savaşı yakın tarihte yaşayan bir coğrafya bu kadar güzel durabilir mi? Tam da bu dönemde başka bir kentin keşfine çıkmak gerekiyordu. Ruhum bunalmıştı yaşadığım kentten Yedi Tepeli İstanbulumdan…

Cennetim ilan ettiğim şehir aşk acısıyla cehenneme dönüşmüştü birden Ruhum Üşüdü Adalet Ağaoğlu okurken, kendimi içimdeki cenneti Dubrovnik’te buldum! Adalet Ağaoğlu yazdı ben okudum;

“Ülkede yıllanmış kan ve çürümüş et kokusu gittikçe baskınlaşıyordu. Mutlu olmak bir yana mutluluklardan söz açmak bile güçleşmişti. Aşk yoktu. Tümden unutulmuştu, ölümlere henüz kanıksanmamıştı, ama eli kulağında. Kapılar iyice örtülü. İnsanların yürekleri daha da kötü kilitlenmiş. Kimse, hiçbirimiz o kan ve çürümüşlük kokusunun yatak odalarımıza dek daldığının, sevişmelerimizi içine dek sızdığının o sevişmeleri doğrayıp pörsüttüğünün bilincinde” olmamak gibi………….



Muhteşem fotoğrafı Zeyno Gürses çekti

Oteli sevdin değil mi?
Ucunda ayrılık olmadıktan sonra...
O halde: Sürekli gidilir.


MUTLU HESAPÇI
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>