Hereke’de zaman duruyor. Geçmişte kalan bir an ya da gelecekten umulan, halı tezgahlarında narin parmaklarca işleniyor. Binbir zahmetle…
Günümüzde gerçek bir sanat eserine dönüşen halının tarihi, binlerce yıl öncesinin çadır yaşantısına uzanıyor. Dünyada bilinen ilk el halıları, Orta Asya’da yaşayan Türklerin dönemin zorlu şartları karşısında duydukları ihtiyaçtan ötürü dokunmuş. Batıya yapılan göç sırasında da bu çok değerli el sanatlarını geçtikleri topraklarda farklı toplumlara aktarmışlar. Aynı zamanda bu hünerlerini de geliştirmeye devam etmişler.
Türk halılarının en nadide örnekleri ise, Hereke’de dokunanlar… Birinci sınıf ipek veya yünden dokunan bu halılar, “çift düğüm” adı verilen dokuma tekniğiyle diğer halılardan daha sağlam oluşlarıyla dikkat çekiyor. Arşiv değerindeki desenleri ve parlak renkleriyle Hereke halıları, aynı zamanda koca bir tarihi de resmediyor. Öyle ki geçmişte Dolmabahçe, Yıldız, Beylerbeyi ve daha birçok görkemli sarayın bütün halıları Hereke’den getirilmiş. Bugün sadece Türkiye’de değil, Beyaz Saray’dan Lahey’deki Yüksek Adalet Divanı Başkanlar Salonu’na kadar dünyanın önemli yerlerinde Hereke halıları ihtişamla sergileniyor.
Bu ihtişamın elbette bir bedeli var. Elinize bir kâğıt alıp bir santimetrekarelik bir daire çizin ve sonra bu dairenin içini binlerce ilmek atıyormuş gibi doldurmaya çalışın.
Doldurabileceğiniz ilmek sayısı 500’ü geçmeyecektir. Oysa Hereke halısının dokuyucuları, bir santimetrekareye bin tane düğüm atmayı başarıyor. Üstelik onlarca farklı renkte iplikle…
Binbir zahmetle dokuması aylarca süren Hereke halıları, dünyada o kadar değer görüyor ki bu durum, taklitlerinin de doğmasına neden oluyor. Son dönemde Çin, Afganistan ve İran’da taklit edilen Hereke halıları, “Hereke” markası altında satılıyor. Bu ülkeler arasında bulunan Çin ise, halılarında “Hereke” adını kullanımını yasal hale getirmek için, bir yerleşim bölgesine “Hereke” adını bile vermiş. Aslında “Çin Halısı” olan bu halılar, Hereke halıları gibi yüzde 100 ipekten de üretilmiyor.
Her ne kadar taklit edilse de uzmanların hayranlıkla takip ettiği Hereke halılarının kültleşen desenleri, 200’den fazla çiçek motifini barındırıyor. Yedi Dağın Çiçeği, Badegül, Kırçiçeği, Binbir Çiçek, Lalezar, Kristal, Zümrüt-ü Anka ve Çeşm-i Bülbül Hereke halılarının en tanınan modelleri. Başta lale olmak üzere goncagül, yaprak, karanfil, sümbül, badem ve çiçek buketlerinin yer aldığı bu desenler sanki bir çiçek cümbüşünü anımsatıyor.
Osmanlı döneminde gelişen ve nesilden nesile aktarılan bu zanaat, şimdilerde Hereke ve civarında yaşayan genç kızlar tarafından devam ettiriliyor. Onlar bilinen motifleri dokurken kendi yorumlarını da her bir ilmeğe ustaca aktarmayı başarıyorlar. Çoğu kez minyatür Hereke halılarına ünlü tabloları bire bir işleyebiliyorlar. Sanki her biri usta ressamlarmış gibi. Belki bir sanat akademisinden mezun değiller ama işledikleri her Hereke halısına acılarını, mutluluklarını çoğu zaman da özlemlerini dokuyorlar.
GÜLAY KOÇ
YAZARA E-POSTA GÖNDER