Gala ile tutkulu aşk!

Bahar ayında
Gecenin zifiri karanlığında
Evimin arka balkonunda
Sinatra kulağımda
“Aşk” düşünüyorum…
İz bırakan tüm aşkları…
Saplantıyla, tutkuyla yaşanmış efsane aşkları.
Aşkın ateşine en iyi şarabın kırmızısı uyar!

“Gala”…
İki sıra dışı erkeği kendisine tutkuyla bağlayan bir kadın; “Gala”.
İki sıra dışı adam…
Biri; sürrealist akımın öncülerinden Fransız şair Paul Eluard
Diğeri; dünyanın en büyük ressamlarından Salvador Dali.

Rus asıllı Gala’nın asıl adı “Helena”. Onun aşkıyla birlikte ikinci ve yepyeni bir hayata başladığını düşünen Fransız ozan, Helena’yı hayatının galası olarak görür ve ona “Gala” ismini verir. Evlenirler ve şairin büyük aşkı olarak kalır Gala.
Salvador Dali, Gala’yı ilk kez Cadaques’te kocasıyla birlikte görür. Ressam, görür görmez aşık olur Gala’ya ve ertesi gün buluşmak üzere sözleşirler.
Dali – Gala aşkı başlar.
Uçuk, gerçek üstü, tutkulu bir aşk…
Dünyanın en büyük aşkları arasında sayılır Dali-Gala aşkı.
Gala, Fransız şairden ayrılır ve ünlü ressam ile evlenir.
10 yaş büyüktür ressamdan.

İlham perisi olur Gala, Dali’nin.
Dali, hiç durmadan resmeder onu. Hatta öyle ki; Dali kimi resimlerinde imzasına ekler sevdiği kadının adını.
Aralarındaki bu tanımı imkansız tutkuya rağmen, sıra dışı yaşantısı olan ünlü ressamın cinsel tavrından ötürü birlikte olmadı hiç bu iki aşık.

Pubol’da bir şato alır Dali, Gala’ya.
Bir şart koşar Gala, ünlü ressama; “Gala’nın yazılı izni olmadan şatoya giremez”… Kabul eder Dali, artan bir aşkla bağlanır Gala’ya.

Bir zaman sonra Gala amansız bir hastalığa yakalanır ve ölür.
Dali, karısını, tutkusunun ateşini, aşkını, ilham perisini, modelini, danışmanını ve mal varlığını yöneten kadını kaybeder ve tabii yaşama isteğini de.
Başarısız olan birkaç intihar girişimin sonrasında kalp yetmezliği sonucu ölür Dali. Aşık olduğunu kadın, Gala olmadan yaşamaya kalbi yetmez ve sevdiğinin yanına gider.

İki sıra dışı adam tarafından delice, tutkuyla sevilmek…
Çirkin fakat son derece çekici bir kadındı Gala.
Özgüveni olan, becerikli, girişken, ne istediğini bilen kişiliği ve cazibesiyle aşık etti kendine Dali ve Eluard’ı…

Nasıl bakardı?
Nasıl yürürdü?
Nasıl gülerdi?
Nasıl konuşurdu acaba Gala?