53. Antalya Film Festivali, Menderes Türel, Elif Dağdeviren ve Değişimler
Cannes tadında bir Antalya Film Festivali... (Cenk Babaeren)
Festivallerin bulunduğu kente büyük değer kattığını yıllardır yazar dururum.
Kendini “yinelemeden” her daim “yenileyen” festivaller, diğer festivallerin on adım önünde yer almayı zaten hak ediyor.
Antalya Film Festivali dünyanın en önemli festivalleri arasında…
Ancak üç yıl öncesine kadar çok önemli bir eksiklik vardı: “Vizyon…”
Üç yıldır her sene gözle görülen yenilikler, bu yıl fark edilebilir bir seviyeye ulaştırılmış.
Tabi bu vizyonun gelişimde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Festival Başkanı Sn. Menderes Türel ve Festival Direktörü Elif Dağdeviren ve EDGE ekibinin profesyonelliği büyük rol oynamış.
Elif Dağdeviren, güçlü duruşu, güzelliği ve özellikle iş disiplini ile benim çok beğendiğim bir kadın... (Kolay kolay böyle yazmam. Çünkü iş konusunda ben de kılı kırk yararım.)
Cine5’ten bu yana hep güçlü kadın yöneticilerle çalıştım.
Güçlü kadınlarla çalışmak biraz zordur ama bir o kadar da keyiflidir. Çünkü onlardan çok şey öğrenilir.
"Hayata bakış açıları, en küçük detaya önem vermeleri, yapmış oldukları işe gözle görülür biçimde yansır."
Geçen iki senede Antalya Film Festivali’nde Cannes ruhunu hissettiğimi yazmıştım. Bu yıl o ruhu hissetmedim, “Birebir yaşadım…”
Cam Piramit’te kurulan basın merkezi, Cam Piramit ile Atatürk Kültür Merkezi arasında yer alan “Festival Yolu”, Festival Yolu’ndaki konser alanı, imza bankosu ve dublaj stüdyosu, Festival Merkezi, AKM içindeki sergi salonunun sunumu (Rabarba sergisi muhteşem, mutlaka görülmeli), film gösterimlerinin zamanlaması, film ekiplerinin halkla buluşması, Expo’daki açılış ve onur ödülü gecesi, kırmızı halının sunumu…
Kısacası her şey çok ince ve akıllıca düşünülmüş labirentin birer parçaları olmuş.
Antalya Film Forum’un Direktörü Zeynep Atakan ve Film TMR direktörü Baran Seyhan'ın işleri de yansınamaz derecede önemli.
Bizim sektörün gözbebeği ve Medya İlişkileri Direktörü sevgili Arzu Mildan'ı da atlamak gerekli.
Bu yıl ilk kez uygulamaya sokulan ve festival konuklarına dağıtılan kartların üzerindeki “barkot sistemi” güzel düşünülmüş.
Festivali "takip edenlerle", festivali "tatil" olarak gören konukları ayıran çok önemli detay. Kim nerede?, Ne zaman?, Nasıl?, Kaç etkinliğe katılmış? :) (Bence bu çok doğru bir çalışma. Barkot yerine QR kod daha hızlı bir çözüm olabilir önümüzdeki yıllar için) 53. Antalya Film Festivali sloganını oldukça hak ediyor: