Sörfü sadece denizde yapanlara inat interneti açıyor ve bazen merak ettiğim konularda bazense rastgele sörf yapıyorum. Bu sıkı sörflerden birinde dikkatimi çekenleri size masal havasında değil, gerçek tadında aktarmak istiyorum.
Dizilerle ilgili ufak bir araştırma yapıyordum. Sayfalarca okuduğum izleyici yorumları entresan bir gidişatı gözlerimin önüne serdi. “Erkekler artık arkalarından daha çok koşulası varlıklar olmuştu ve 2 kız kardeş bir erkek için birbirinin gözünü oyabiliyor, saçını başını yolabiliyordu. Bunun nedeni aşk mıydı, entrika oyuncağı olmak mıydı yoksa tutku muydu?
Dur Betül düşünmen gereken bu değil, esas düşünülmesi gereken; artık neden özgün senaryoların olmadığıdıydı...Üretememek son zamanda özellikle gelişen teknoloji ile hepimizi etkisi altına almış bir hastalık, eyvah bu hastalık senaristleri de mi vurmuştu?
Türk halkının son dönemlerde nefes kesmeden aralıksız izlediği dizilerin çoğu, romandan uyarlanmış diziler. Kimisi sona yaklaşıyor derken, kimisi tamamen bitiyor, kimisi de sakız muhabbetine girip uzattıkça uzatıp reytingleri 0’a indiriyor.
1 senedir izlenme rekorları kıran Aşk-ı Memnu, 2 senedir romanı eskiten bitmek bilmeyen Yaprak Dökümü, henüz yeni sayılan Ezel, senesini doldurmaya hazırlanan Unutulmaz ve Hanımın Çiftliği! Dikkat ettiyseniz Ezel ve Unutulmaz haricindeki diziler romandan çeviri. Ve dizilerin hepsinde de birbirine benzer konular işleniyor. Bir erkek ve peşinde 2 kadın. Tamam, bir erkeğin peşinde 2 kadın olur, doğaldır. Ama hepsinde de kardeş, akraba mı olur yahu! İlk furyayı Yaprak Dökümü başlattı. Sonrasında Aşk-ı Memnu, Unutulmaz ve Ezel… Senaryo üretmek zorlaştıkça artık romanlar diziye çevrilir oldu. Ama en önemlisi de çevrilen romanlarda hep bir erkeğin peşinde 2 kardeş (Leyla-Necla, Eyşan-Bahar, Eda-Melda) ya da 2 akraba. (Behlül-Bihter)
Nedendir bilinmez paylaşılamayan erkeklerin olduğu romanlar diziye çevrilince büyük bir hayranlıkla izlenip ilgi çeker oldu. Ee durum böyle olunca da senaristlerin işi kolaylaştı. Üretmek varken hazır hikâyeler günümüze uyarlanıp yeniymiş gibi bizlere sunuldu. Eh çoğumuzda kitap okumayı sevmediğimiz için izlemeyi tercih ettik. Hal böyle olunca da romandan diziye uyarlamalar artıkça arttı ve ekranları romanların çevirileri süsler oldu. Artık kolay yolda bulundu. Eskilerden en çok okunan romanı bul, içerisinde de 2 kadın bir erkeğe aşık olsun sonrasında da bunu günümüze uyarla, diziyi çek “Senaristim, dizilerim rekorlar kırıyor.” de!.. Bir de yakışıklı-güzel oyunculardan birisine de dizide rol verdin mi reyting rekorları tavan yapar.
Mesele senarist olmakta değil yeğen, asıl mesele üreten senarist olmakta...
BETÜL MARANGOZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER