“Bazı kavramlar, bazı anlatımlar var ki, aşk gibi” dedi Elif durup dururken. Bıkıp usanmadan tekrar dinliyorum, ve her seferinde ne olduğunu tekrar unutuyorum.
“Hangi kavramlar onlar” dedim alaycı alaycı gülümseyerek. Sonra yüzündeki ciddiyeti geç de olsa farkına vararak meraklı bir tavır yakınmaya çalıştım: “Anlatsana hadi”
Sesimin tonuna içerlediğini belli etmemek için kafasını önündeki masaya eğerek dalgın dalgın konuşmaya başladı:
Yuvarlak ünlüler, düz ünlüler, ince yuvarlaklar, düz yuvarlaklar, ilkokuldan beri defalarca öğrendim Küçük Ünlü Uyumu’nu. Her defasında “Tamam, anladım” dedim. Çıksın sınavda karşıma, bu sefer canını okuyacağım. Hatta anlayamayanlara da oturup ben anlatacağım. Fakat girdiğim her sınavdan sonra karman çorman bir zihinle çıkıp, “Şu Küçük Ünlü Uyumu’nu” biri bana anlatsın diye sızlandım.
“Fıstıkçı Şahap diye bir şey vardı” diyerek araya girdim. “Yoksa Büyük Sesli Uyumu için miydi o?” Bu konu ile ilgili neden bu kadar dertli olduğuna şaşkınlığımı belli etmeden.
Elif ise beni dinlemeden anlatmadan devam ediyordu:
Öğrencilik bitti, Küçük Ünlü Uyumu çok şükür mazide kaldı derken, ofsayt çıktı karşıma. Adam topu alıyor, sürüyor gidiyor, herkesi geçiyor, kaleciyi de geçiyor , gol oluyor. Tam sevineceğim, bağıracağım: Hooop diyorlar; ofsayt.
Ofsayt ne ki? Top dışarda değil ki, hep sahanın içindeydi, sonra da kaleye girdi? Niye gol olmuyor?
Neden ofsayt olduğunu, hangi durumlarda ofsayta düşüleceğini defalarca farklı farklı kişilerden dinledim. Her seferinde ilk kez dinliyormuş gibi yaptım ki, bana bir hak versinler, salak mı bu kı kaçıncı kez dinliyor demesinler.
Her dinleyişimde de tekrar emin oldum “ Hah şimdi oldu, öncekiler anlatmayı bilememiş” dedim. Ben yalancı gole bir daha kanmam dedim.
Ama gün gelir, o top girer kaleye, tam fırlarsın yerinden bakarsın düşmüştür gene ofsayta, anlamazsın neden...
Ofsayt ve Küçük Ünlü Uyumu... Her ikisini de defalarca dinledim, defalarca öğrendim. Hala bilmiyorum...
Aşk da böyle benim için. Sayısız kez yaşadım, can acılarımdan ders aldığımı sandım. Her seferinde, “ Bu sondu, artık faka basmam dedim” Her seferinde kırılmış bir kalple başbaşa kaldım. Hem de aynı yerlerden.
“Şimdi anladım seni” dedim, güzel benzetme yapmışsın. Ama kendini suçlama o kadar. Bence senin öğretmenlerinde iş yokmuş, bir de karşına çıkan erkeklerde. Doğru insanı mutlaka bulacaksın.
Birbirimizin yüzüne baktık ve söylediklerimin doğru olmasını diledik.
ASLI ORHON
YAZARA E-POSTA GÖNDER