“Portakalı soydum baş ucama koydum ben bir yalan uydurdum duma duma dum” tekerlemesini hepiniz bilirsiniz değil mi? Çocukken ne çok söylerdik bu tekerlemeyi, resmen dilimize pelesenk olmuştu. Cidden bu yılın festivali tekerlemedeki gibi yalan oldu. Birçok kişi festivale iştirak etmedi. Netice maalesef sönüktü, gönül isterdi ki farklı olsun, ama olamadı bir türlü…
Biri bana “Antalya Altın Portakal Film Festivali” mi dedi? Ah Portakal ah! Festival daha başlamadan iç karışıklıklar patlak verdi. Görüş aykırılığı ve siyasi nedenler yüzünden ekip dağılıverdi, bunun yegâne sebebi de ortak bir paydada birleşemiyor oluşlarıydı. Her kafadan bir ses çıkarsa nasıl çözülür ki bu sorun? İşin içine kişisel öfkeler ve sorunlar girdi mi, iflah olmaz bir düzenin parçası haline geliriz. Sonrasını hiç sormayın, malum zaten neler olacağı… Hepiniz biliyorsunuz, adalet demek eşitlik demektir, eğer eşitlik yoksa bu medeniyetten yoksun olduğumuzun göstergesidir. Medeni olabilmemiz için önce şirazenin bozulmaması gereklidir. Ama bu şiraze uzun zamandır bozuk, nasıl tamir edeceğiz var mı çözümü? Olmaz mı hiç! Dünyada her şeyin çözümü var, ölüm hariç…
Tek dişi kalmış bir canavar gibi olduk, her şey kayıp gitti elimizden… Halen içimizdeki korku bizi bastırıyor, korkunun tetikleyici tarafı yüzünden karşı duramıyoruz adaletsizliklere karşı öyle değil mi? Festivalin ne günahı var burada demeyin, aslında o günah festivale ait değil, o günah o insanları o hale getirende! Meydan boş atı istediğimiz gibi koşturalım diye düşünen kimliği belirsiz insanlar bizim sanatımız bu şekilde işliyor diye yanıt veriyorlar. Ama düzen böyle ne yapalım. Nice değerli insanlara el sallar olduk, bu bir elveda hikâyesine döndü. Nedir bu önyargı, neden var? Var gücüyle çabalayan insanlara çelme takmak, oldu mu şimdi bu? Mesela davet olayları… Davet edilmeyi bekleyen insanlar davet alamıyor, davet edilmeyi beklemeyenler de davet alıyor. Alın size çelişki. Bazı davetliler sırf açılış ve kapanış hakkında yazı yazabilmek için festivale gidiyorlar. Ya o kişiler yarım davet alıyorsa ne olacak? Yarım davet olayını da yeni öğrendik doğrusu… Normal şartlarda gelen davetlilere kaç gün geleceksiniz diye sorulması gerekiyor. Kimsenin rızası olmadan, böyle bir şey yapılmamalı! Hatta size bu kadarını uygun gördük diye hiç söylenmemeli bile… Kendi değerinizi koruyun ve kesinlikle taviz vermeyin. Zaten tavizi bir kere verdiniz mi, geri dönüşünüz yok. Yer yok rezervasyon yapamıyoruz olayını da anlamadık doğrusu… Kime göre neye göre eleme yapılıyor bu rezervasyon olayında? Kıstas nedir? Bir de bunlar yetmezmiş gibi; gezi olayları nedeniyle sansürlenen “YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK” filmine yapılan haksızlığa ne söylemeli? Bilemedik… En iyisi vicdanımıza elimizi koyup şöyle bir düşünmemizdir.
Tabi burada şu var: Egolarını şişiren bazı kişilerin biz doğrusunu böyle öngördük diye hareket etmeleri oldukça yanlış, çünkü ayakta tutunmaya çalışan nice insana haksızlık oluyor. Festival bir ekip çalışmasıdır, ekip doğru kurulduğu zaman ya da aynı düşünceyi benimseyen insanlar aynı yere toplandıkları zaman daha az hata olur. Hataları minimum düzeye indirgemek artık farz oldu. Kardeşçe geçinirsek belki bazı şeyleri çözme konusunda yol kat edebiliriz. Şimdi şunu soruyoruz size, eğer köşe yazarları ya da haberciler haber yapmayıp, yazı yazmazlarsa, festivalin P&R’nı kim yapacak? Hepimiz birbirimize muhtacız, bu nedenle birlik içinde hareket etmeliyiz. Kişisel meselelerimizi bir kenara bırakıp, gerçeklere odaklanmalıyız. Beraber hareket ettiğimiz zaman tüm yolları aşabiliriz, aksi takdirde dağılmalar kökleşecek ve o dağılmalar bizi himayesi altına almaya devam edecektir. Bunu cidden hiç istemiyoruz!
Sonuç olarak; bazen sesimizi duyurmak için özgür olmalıyız. Baskı psikolojisi nedeniyle kendilerini iyi ifade edemeyen insanlar var. Hâlbuki özgürce konuşup yazabilsek neler ifade edeceğiz ama olmuyor işte! Bir gün böyle bir şey mümkün olursa, bu dediğimizi uygularız, ancak şimdilik bu kadarıyla yetinmek zorundayız. Fazla zorlamayalım kapıları!
Arzu Çevikalp
Facebook: sine.arzu
Mail: arzucevikalp@cosmoturk.com
Twitter: Genis__Kadraj!
ARZU ÇEVİKALP
YAZARA E-POSTA GÖNDER