86.Oscar Ödül Töreninde yaşananlar hem izleyenleri şoke etti hem de yüreklerini burktu. Daha önce hiç böyle bir Oscar töreni izlememiştik. Tolere edilmesi neredeyse imkansız olan olaylar bakalım bir dahaki sene Oscara ne şekilde yön verecek. Bekleyip göreceğiz artık…
Oscar törenlerini izlerken hepimiz ekran başında bir üzülür bir seviniriz. Hatta çoğu zaman keşke o seçilmeseydi, bu seçilseydi deriz. Bazı zaman tuttururuz, bazı zamansa yanılırız. Önemli olan bütünün doğru bir şekilde tahlil edilmesidir. Bu tahlile göre, bu yılki Oscar diğer yıllara nazaran sönük geçti. Belki de mekan değişikliği Oscara iyi gelmedi. Eğer kendi adıma konuşacak olursam; Oscar ilk defa verimli geçti diyebilirim. Çünkü hazırladığım Oscar tahmin listem hem umutlanmama sebep verdi, hem de şu soruyu sormama neden oldu: Oscar’ın çizgisi bu sene neden değişti ve dayanağı neydi? Oyunu kuralına göre oynamayan Oscar bu sefer adaletli davranarak “En İyi Film” ödülü 12 Yıllık Esaret’e verdi. Kanımca bunun altında yatan sebep, “ideolojik yapının” baskın oluşudur.
Şu da bir gerçek ki; bazen ödüllerin kimlere dağıltılacağının sinyalleri veriliyor ve o sinyaller bize göz kırpıyor. Bu sadece bir his değil, gerçeğin ta kendisi! Yazının girizgahında Oscar tahmin listemin umutlanmama sebebiyet verdiğinden bahsetmiştim. Evet, tahmin listem neredeyse tuttu. Diyeceksiniz ki çoğunu nasıl tutturdunuz… Doğru olan kendini belli eder, doğru olan tahmin edilmez, doğru olan sapmaz, çünkü doğrunun hedefi bellidir. Oku atarsınız, hedefi tam on ikiden vurur. “12 Yıllık Esaret” de hedefi tam on ikiden vurdu. Yani demem o ki, hikaye, tüm gerçekleri yansıttı. Ödülü de hak edenler kazandı. Gerçekten hakkıyla mı kazandılar, yoksa mecburiyetten dolayı, orası bilinmiyor… Her ne olursa olsun ödülü kucaklayanlar zafer kazandılar, aslında o zaferi ben de kazanmış oldum. Metodik olarak incelediğimizde Oscar her zaman kendi çizgisine yakın olan filmi öne çıkarır ve popüler olanı dışarıda bırakır. Bu yıl da buna benzer bir olay gerçekleşti. Birçok ödül teknik film olan “Gravity”ye gitti.
Çoğu kişi töreni izlerken “Gravity” alır herhalde diye düşünmüş olabilir ama Oscar’ın buradaki gayesi ters köşe yapmak isteyişiydi, ancak ödüller eşit şekilde dağıtılmadı. Gravity’nin 7 dalda Oscar alması diğer adayları gölgede bıraktı. Aslına bakılırsa en haklı ödül Her filmine verildi. Dolayısıyla film, “En İyi Özgün Senaryo” dalında heykelciği kucakladı. Gelelim Oscar’ı sunan kişiye… Ünlü komedyen Ellen De Generes gece boyunca vasat bir performans sergiledi. Gözlerimiz geçen yılın sunucusu Seth Mc Farlane’i aradı. Ama nafileydi! Ayrıca seçilen kıyafet de çok yanlıştı. Eğer müdahale etme şansım olsaydı Seth Mc Farlane’i oraya ışınlamış olurdum. Peki, ya Generes’in konuklara pizza dağıtmasına ne demeli? Olacak iş değil! Konukları, konuk yerine koymayarak saygısızlığını gözler önüne serdi. Oscar’ın içinde ayrı bir film seyrettik sanki…
Dahası da var… Köle olarak satılan Solomon Northup’un gerçek hikâyesini anlatan “12 Years A Slave” i üzücü buldukları için izlemeden oy veren akademinin iki jüri üyesi çok yanlış sularda yüzdü. Filmin sosyal mesajından dolayı izlemek istemedikleri aşikârdı… Oscar, üzerindeki baskıdan dolayı filme ödül verilmek istememiş olabilir. Bu tezi onaylayan Ellen De Generes Oscar gecesinde şaka yollu olarak şu ifadeyi kullanmıştı: “Vermezseniz ırkçısınız” Buna rağmen film, gecede “En İyi Film” dahil 3 Oscar kazandı. Benim asıl merak ettiğim birçok ünlünün neden Oscar gecesine gelmeyi teşrif etmeyişleriydi. Hollywood Kodak Tiyatrosu sanırım onlara da cazip gelmedi.
Oscar hakkında bu kadar detaylı verdikten sonra şimdi sıra Oscar gecesini izlediğimiz televizyon kanalına geldi. Yıllardır Ntv ve Cnbce kanallarından Oscar’ı takip ederdik. Ama son anda Oscar’ın Digitürk kanalından verileceğini öğrendiğimiz an yıkıldı dünyamız. Belki de birçoğumuz Digitürk’ü olmadığından dolayı Oscar Ödül Törenini izleyemedi kimbilir… Çok acı bir durum! Gerçi Digitürk’ü olup Oscar Ödül Törenini izleyenler de çok şikayetçiydi çünkü konuşmaların hiçbiri duyumuyordu ve simultane çeviri de bir hayli kötüydü. Hadi onu da geçtik, Oscar’ı Türkçe seslendirilmiş olarak izlemek istemeyenler Cnbce kanalından orijinalini izliyordu ama bu hakkımız da elimizden alındı! Lolipopumuzu ememedik gitti… Ne lolipopmuş ama!
Netice itibariyle; 86.Oscar Ödül Töreni bir törenden çok herşeye benziyordu. Ortaya karışık söylenmiş meze gibiydi. Buna ek olarak; uzak plan çekilmiş kırmızı halı da izleyicileri soğutmak için birebirdi. Ünlüleri de göremedik zaten. Olmadı be Oscar amca!
Arzu Çevikalp
Facebook: arzu.film
Mail: arzucevikalp@cosmoturk.com
Twitter: arzu_film
ARZU ÇEVİKALP
YAZARA E-POSTA GÖNDER