Güzel bir vücudun sırrı düzenli diyet ve egzersizden geçiyor. Ancak vücudunuzda memnun olmadığınız bölümleri değiştirmek her zaman bu iki uygulama ile mümkün olmuyor. Ne kadar kilo verseniz de erimeyen sabit yağlar, bacak güzelliğinizi gölgeleyen etli diz kapakları ve spor ile giderilmeyen karın sarkması gibi sorunlar estetik cerrahideki yeni teknikler ile birlikte sonlandırılabiliyor.
Memorial Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Deniz İşcen, estetik dokunuşlarla vücut şekillendirme yöntemleri hakkında bilgi verdi.
KENDİ YAĞINIZ KÖK HÜCRE GİBİ HAREKET EDEREK YÜZÜNÜZDE GENÇLİK RÜZGARLARI ESTİRİYOR
İlerleyen zamana ve yerçekimine direnemeyen yüzümüz, kemik yapının üzerinden aşağıya doğru kayar. Vücudun farklı bölgelerinde bizi rahatsız eden yağlarımız ise tam bu noktada devreye girer. Özel işlemlerden geçen yağ sayesinde cilt yenilenebilir, bu yağlar zamana direnmenin erken çaresi gibi görünmektedir. Yağ dokusunun ihtiva ettiği genç hücrelerin kök hücre gibi hareket etmesi sağlanarak cilt gençleştirme işlemi yapılır. Yani yüzde gençleşme için kök hücre kullanılmaktadır. Anne karnında yaşamın başlaması ile oluşan hücreler, mucize dokulardır. Bu hücreler öyle bir potansiyeldir ki; birkaç hücre topluluğu erişkin bir canlıya dönüşür. İşte bütün dokuların geliştiği kök hücreler yaşam boyu da vücudumuzda bulunur. Son yıllarda fetal dokulardan elde edilen ve değişik dokulara dönüşme potansiyeli olan kök hücrelerin hastalıklarda kullanımı da gündemde. Plastik cerrahide, kaybedilen organların yeniden yapımı için bu hücreleri kullanılması ile bazı organların oluşması başarıldı. Çok yönlü tıbbi ve yasal sorunlar oluşturan bu konular içinde, estetik amaçla bugün en yaygın kullanılan yöntem, yüzde gençlik terapisi amacıyla yapılan yağ enjeksiyonlarını kök hücrelerle zenginleştirme işlemidir. Göbek, bacak içi, kalça gibi bölgelerde fazla olan ve çıkıntıya neden olan yağ, küçük bir delikten alınarak yağın içindeki kök hücre ya laboratuvar ortamında mikroskop ya da özel makineler aracılığıyla ayrılır. Bazı özel işlemlerle sıvı ve hücresel kısımları birbirinden ayrılan yağ dokusu, genç hücrelerden zenginleştirilerek yüze enjekte edilir ve zaman içinde yüzde gençleşme sağlanır. Bu yöntem vücudun diğer problemli bölgelerinde örneğin travma veya radyoterapi geçirmiş kısımlarında da başarıyla uygulanmaktadır. Derideki canlanma ve iyilik hali gözle görülebildiği gibi, altındaki problemler de yağın oluşturduğu hacim ile giderilir.
VÜCUT YAĞLARINIZ GÖĞSÜNÜZÜ DİKLEŞTİRMEK İÇİN KULLANILABİLİR
Vücudumuzu bütün olarak ele alırsak bir organ olarak saymadığımız ama bizi dış dünyadan koruyan en önemli organımız olan deriyi, yağlarımızda desteklemek ve korumak mümkündür.
Peki meme gibi vücut dışı yerleşimi ile kendini yerçekiminden koruyamayan bir organ için neler yapılabilir?
İşte bu noktada yine vücut yağlarınızın göğsünüzü dikleştirmek için kullanılabileceği gündeme geliyor.
Liposuction sonrası elde edilen yağlar yaşlanmakta olan yüzün gençleştirilmesi, canlılığının korunması, incelen deri altı dokularının kalınlığını artırarak destek doku oluşturulmasında kullanıldığı gibi; küçük ve sarkık göğüsler için deri altı ve kas önü-içi desteği yağ enjeksiyonu ile göğüs büyütmede kullanılıyor. Burada artırılan hacim tüm memeye yarım bedenlik bir artış olarak yansır fakat bu tekrar edilebilecek bir işlemdir. Yeter ki hastadan yeterli yağı elde edilebilsin. Bir de kanser nedeniyle alınan memelerin yeniden oluşturulmasında, doğuştan asimetrilerin düzeltilmesinde çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
MEME KÜÇÜLTME AMELİYATINDA YENİ YÖNTEM: “MARKER”
Meme küçüklüğünden şikayet eden, bunu yağ veya kalıcı implantlarla çözümleyen hastalar kadar çok büyük göğüslü hastalar da meme operasyonuna ilgili göstermektedir.
Büyük göğüsler kader değildir ve yeni cerrahi teknikler sayesinde meme ileride bir soruna neden olmaksızın küçültülebilmektedir. Meme küçültme ameliyatları hastaları ilerde boyun fıtığı olmaktan, sırt ağrılarından koruduğu gibi büyük meme içinde gelişebilecek her türlü oluşum ihtimalini de azaltır ve erken fark edilmesini sağlar. Buradaki yenilikler artık memelerin daha kısa çizgilerle küçültülebildiği, yatay kesinin hemen hemen hiç kullanılmadığı ve meme başı etrafındaki yara izinin doğal meme başı gibi girintili çıkıntılı oluşturulmasıdır. Küçültme operasyonunun neden olduğu meme başındaki izler yeni bir teknik sayesinde ortadan kalkıyor. Birçok hasta ameliyat sonrasında meme başı etrafındaki belirgin düz bir izden yakınırken, yeni işaretleme yöntemi (marker) ile daha doğal sonuçlar elde edilmesi sağlanmaktadır. Burada amaç doğal olarak açıklı koyulu ve düzensiz olan areola (renkli kısım) çevresinin yine aynı şekilde oluşturulmasıdır. Ameliyattan birkaç ay sonra görülen yara izi sadece meme başındadır ve dikey çizgi hemen hemen yok olur. Oysa hastaların bu ameliyatla ilgili şikayeti bir damga gibi konik memenin tepesine yerleştirilmiş meme başının hoş olmayan görünümüdür. Marker yöntemi kullanılarak yaptığımız ameliyatların sonuçları hastaları son derece memnun etmektedir.
ÇARPIK BACAKLAR İMPLANTLA DÜZELTİLEBİLİYOR
Birçok hasta bacaklarını beğenmediği için estetik cerrahlara başvuruyor. Aslında bu da çok sorun edilmemesi gereken bir konu çünkü vücut yağları bu bölgelerde de derde deva olabilir.
Yerleşimi eşitsiz yağlar, bacak yanlarından alınarak kalçalara verilebilir. Aynı anlamda üst bacak ve karın yağları alt kısımlarda bacağın kalınlaştırılması için kullanılabilir. Yağın zaman içinde bir kısmı eriyebileceği için hareketli bölgelerde birkaç yıl içinde bu işlemi tekrar etmek gerekebilir. Ama sonuçta alınan doku da otojen bir doku olduğu için tekrarında bir sakınca yoktur.
Mucizevi özellikleri barındıran yağ dokusunun yetmediği durumlarda teknoloji hastaların imdadına yetişiyor. Çarpık ve ince bacaklar da implantla düzeltilebiliyor. Bu implantlar genellikle vücuda zararsız silikondan yapılan güvenli oluşumlardır ve kurallara göre uygulandığında sorun yaratmazlar. Gereğinde değiştirilebilir veya tümüyle çıkarılabilir. Yağ dokusu gibi canlı olmadıklarında hacim ve şekil değiştirmeleri pek görülmez. Yani burada ameliyatın tekrarlanması söz konusu değildir ve hacim aynı şekilde kalır. Bu işlemler her mevsimde yapılabilir ancak ameliyat sonrasını serin ortamlarda geçirmek önemlidir. İlk şişlikler 15-20 günde indiğinde bacaklardaki yeni görüntü tüm güzelliği ile ortaya çıkar.
KUSURSUZ DİZ KAPAKLARI İÇİN…
İhmal edilen bir vücut bölgesi de dizkapaklarıdır. Diz kapağınızdaki kemikli ve düzensiz görünüm için yağ enjeksiyonu etkili bir çözüm olabilir. Vücudumuzun canlı bir parçası olan yağ dokusu enjekte edildiği yerde hacim oluşturmakla kalmayıp, üzerindeki deri problemlerinin de düzelmesini sağlar. Bunu en güzel örneğini yüzde görmekteyiz. El, diz gibi ilk etapta akla gelmeyen ya da saklamaya çalıştığımız bölgelerde son derece başarılı sonuçlar alınmaktadır. Dizlerinizi beğenmiyorsunuz ve bu yüzden sürekli kapama ihtiyacı duyuyorsanız yüzeyel yapılacak bir yağ enjeksiyonu ile daha güzel diz kapaklarına sahip olabilirsiniz.
El Üstündeki Lekelenmeler de Gideriliyor
El üstünde lekelenmeler başladığında, deri incelip ilk buruşmalar görüldüğünde insanlar bunu yaşlılık belirtisi olarak algılayabilirler. Oysa zamanında yapılan yağ enjeksiyonu ile bu görüntüyü yıllarca ötelemek ya da tamamen yok etmek mümkün olabilir. Diğer işlemler gibi zamanlamanın değil ameliyat sonrasında serin bir ortamda dinlenmenin, sonucun erken alınmasına etki ettiğini belirtmek gerekir. Böylece ilk şişlikler iner inmez güzel görüntü ortaya çıkar.
SARKAN KOLLAR ARTIK DERT DEĞİL
Sarkan kollarda yağ dokusu vakumla yani liposuction yöntemiyle alınmaktadır. Deri fazlası genellikle zaman içinde büzülerek yeni duruma uyum sağlayacağından başlangıçta hemen kesilmemeli iz bırakmadan kaçınılmalıdır. Kolu çepeçevre sararak yapılan içerden bantlama ve askılama işlemleri uygun hastalarda güzel sonuçlar vermektedir. Aşırı sarkma görülen hastalarda ise son seçenek deri çıkartma işlemleridir ki; bu operasyonun belirgin iz kalmasına yol açacağı da unutulmamalıdır.
KARIN ESTETİĞİNDE ENDOSKOPİK UYGULAMALAR ÖNE ÇIKIYOR
Karın estetiğinde öne çıkan endoskopik uygulamalar deri fazlası olmayan hastalar için tercih ediliyor. Karın derisinde fazlalık, çatlaklar ve gevşeme varsa hasta ve doktor birlikte en uygun işlemi seçmeye çalışırlar. Burada hastanın beklentileri, yaşam tarzı vb rol oynar. İşte bu ikilemler nedeniyle yenilikler hep daha az kesi, daha az ameliyat izi elde etmek için kapalı girişimlere yöneliktir. Endoskopik işlemler bu yüzden keşfedilmiştir ve deri fazlası olmayan hastalarda küçük kesilerden büyük işler yapmak, örneğin karın kaslarını tamir etmek amacıyla uygulanmaktadır. Deri biraz fazlaysa, mini karın veya tam karın ameliyatı ile düzeltme yapmak mümkündür. Sağlıklı hastalarda kolay atlatılan bu ameliyatlardan “tam karın” ve “mini karın” arasındaki ana fark göbek deliği etrafında mini karında kesi olmaması ve daha kısa bir alt çizgi şeklinde yara izi olmasıdır. Tam karın ameliyatında ise göbek altındaki yağlı- sarkık deri tamamen atılır ve göbek deliğinin çevresinde fazla belli olmayan bir kesi izi kalır. Bu sonuncu yöntemle karın göğüs kemiğinden başlayarak karının en altına kadar kas tamiri ile içerden korse gibi toparlanır ve düz hale getirilir. Özellikle çok doğum yapmış, karın kasları gevşemiş hanımlar bundan büyük fayda görür.