Doğada yansımalarını en kolay şekilde görebildiğimiz bu değişimler kişileri de aynı ölçüde etkiliyor. Nasıl ki kış mevsimi kişiler üzerinde kasvetli bir ruh hali oluşturuyorsa bahar ayları da yenilenme, canlanma ve enerjinin habercisi olur Nörolog. Dr. Mehmet. Yavuz, konu ile ilgili görüşlerini aktarıyor.
Mevsimler değişiyor…
Mart, ilkbahar mevsiminin ilk ayını temsil etse de aslında daha çok bir geçiş dönemi özelliği gösterir. Havanın, toprağın ve suyun ısınmaya başladığı, doğanın canlandığı bu dönemde yaşanan iklim değişimleri kişilerin psikolojisini de önemli ölçüde etkiliyor. Yapılan araştırmalarda geçiş havalarının bu etkisini kanıtlıyor. Kapalı havaların daha fazla görüldüğü iklimlerde seretoninde yaşanan düşüşle mutsuzluk ve suç oranı artıyor. Sıcak iklimlerde yaşayan kişiler ise daha cana yakın, mutlu bir kişilik yapısına sahip oluyorlar.
Kışın seretonin hormonu azalıyor
Birçok ülkede konu ile ilgili araştırmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmaların bize gösterdiği, bireylerin soğuk havalarda daha içine kapanık bir ruh haline bürünerek kendilerini daha depresif hissettikleri yönündedir. Bu dönemlerde uyku düzenlerinde büyük değişimler yaşayan bireyler; sıklıkla “yorgun hissetsem de uyuyamıyorum”, “sabahları uyanmakta güçlük çekiyorum”, “bitmek bilmeyen bir yoğunluğum var”, “kendimi iyi hissetmiyorum” ,“içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor” gibi şikâyetlerde bulunuyorlar.
Konuya bilimsel yönü ile bakıldığında güneş ışığının yetersizliği hormonal dengeyi değiştirebiliyor ve hatta bu durum bireyleri fizyolojik açıdan şikâyetlerde bulunmaya yöneltiyor. Serotonin adı verilen mutluluk hormonu, azalan güneş ışığına bağlı olarak azalırken melatonin denilen uyku hormonu, artmaktadır. Kış döneminde şikâyet ettiğimiz fizyolojik yorgunlukların temelinde, bu durum vardır.
“Geçiş havaları psikolojimizi etkiliyor”
Hava durumu beyindeki fizyolojik dengeyi etkiler. Dolayısıyla kişilerin psikolojisi de bu durumdan etkilenir. Bu durumda beraberinde bahar yorgunluğunu getirir. Beden ve beyin arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan bu durum, kimilerini olumlu yönde etkilerken kimilerini ise olumsuz etkiler. Doğanın enerjisi insanları sarıp sarmalarken bir yandan da kişilerde bir rehavet hissi oluşturur. Genel olarak karşılaştığımız şikayetler; sabah halsiz uyanma, sinirlilik, uyku bozukluğu, konsantrasyon güçlüğü, yoğun eklem ağrıları, enerjide düşüş hissetme gibi şeklinde özetlenebilir. Bu gibi şikâyetleri olan kişilerin iş hayatları ve hatta özel hayatları dahi bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Konstrasyon güçlüğü ve enerji düşüşleri kişinin iş motivasyonunu düşürürken, psikolojik açıdan gergin hissetmek de kişinin sosyal ilişkilerini ve dolayısı ile özel hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir.
Kadınlar mevsim değişimlerine daha duyarlı…
Yapılan araştırmaların bize gösterdiği, bu değişimlere kadınların daha duyarlı olduğu yönündedir. Bu çalışmalara göre kadınlar yazın kendilerini daha iyi hissederken, kışın daha kötü hissettikleri görülmüştür. Kadınlar, sosyalleşme ihtiyaçlarını yaz aylarında daha uygun bir şekilde karşılayabilmektedirler. Hormonal açıdan düşünüldüğünde de dişilik hormonları olan östrojen ve progesteron dalgalanmalarının sirkadyan(günlük) biyoritmleri etkileyebiliyor. Yani bu durum kişinin östrojene veya progesterona karşı ne kadar duyarlı olduğuyla ilgilidir.
Ne yapmalı?
Vücudun bozulan düzenini yeniden sağlayabilmek için uyku düzenini sürdürmek önemlidir. Erken yatılıp kalkılan, kaliteli bir uyku düzeni ile yaşanılan yorgunluk ve stresinden üstesinden gelinebilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer noktada ısınan hava ile birlikte artan su ihtiyacını yeterince karşılayabilmektir.
Doğanın canlanması ile birlikte bu durumdan en yüksek faydayı sağlayabilmemiz için bedenimize zarar verecek aşırı kafein, sigara, alkol gibi alışkanlıklardan uzak durulmalıdır. Ayrıca, güneşin varlığından faydalanarak gerekli vitaminleri vücudumuza aldığımızda seretonin hormonunu da daha fazla sağlamak mümkün hale geliyor. Bu noktada açık havada yapılan egzersizler hem yorgunluğu önlerken hem de güneşten faydalanmamızı sağlıyor.
Ve tabi her şeyden önemlisi bizleri mutsuz eden kişilerden ve durumlardan uzak durarak, bize olumlu enerji veren insanlar ile vakit geçirmeliyiz. Unutulmamalıdır ki mutluluk bulaşıcı bir şeydir ve mutluluğu yakalamak bizim elimizdedir.
“Hayatımın merkezinde ben varım. ”
“2011’de Çizme Ve Botların Dünyası…”
““Sen Atinalı olsan da bir b.k olamazdın””
“Stefanel, 2010 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu”
“Günde ne kadar su içmek gerekir?”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32