Çağdaş kadının hastalığı: MS
Çalışan, eğitim düzeyi yüksek, entelektüel kadının hastalığı olan Multipl Skleroz (MS), sinsice başlıyor.
Genç erişkinlerde en sık görülen sinir hastalığı olarak bilinen MS; Türkiye için sinsi bir tehlike olmaya başladı. Türkiye'de 30-35 bin civarında MS hastası olduğu düşünülüyor. MS tanısı alarak, tedavi şansına kavuşan hasta sayısı ise yüzde 10 yani, 3 bin 500. Geri kalan MS'liler hasta olduklarını bilmeden yaşamaya devam ediyor. MS konusunda bilinenler, ne yazık ki bilinmeyenlerden çok daha az. Nedenleri hakkında net bilgiye ulaşılamayan bu hastalık, özellikle gençlerde, genç kadınlarda ve dolayısıyla da genç annelerde daha sık görülüyor.
MS (Multipl Skleroz) hastalığı, gençlerin, daha çok da genç kadınların hastalığı. MS'in en önemli özelliği, sinsi oluşu. 20'li - 40'lı yaşlarda ortaya çıkan MS için Türkiye'deki yaş ortalaması 27, batı ülkelerinde ise 30'larda. Hastalık, kadınları erkeklerden iki kat daha fazla etkiliyor. MS'in ilginç bir özelliği var ki, hastalığa sıcak ve tropik coğrafyalarda daha az rastlanıyor. Ekvator kuşağında MS'e hemen hemen hiç rastlanmazken, ABD'nin kuzeyinde, Kanada ve İskandinav ülkelerinde her 500 ya da 1000 kişiden 1'inde MS görülüyor. MS'e yakalananlar, hastalığı hemen fark edemeyebiliyor.
Çünkü MS'in belirtileri kesin değil ve diğer sinir hastalıklarına benzemiyor. MS'in en sık görülen belirtileri; halsizlik, karıncalanma, hissizlik, koordinasyon zayıflığı, görme bozukluğu, titreme, kas sertleşmesi, bozuk konuşma, bağırsak ve mesane problemleri, cinsel işlev bozuklukları ve kısa süreli bellek sorunları.
Belirtiler kimi zaman aniden ortaya çıkıyor, bunlara "atak" deniyor. En sık rastlanan MS tipi "ataklarla seyreden MS". Varolan ya da yeni belirtilerin oluşmasına neden olan, öngörülemeyen ataklarla seyrediyor. Bir kişinin MS hastalığı aylarca, hatta yıllarca sinsi bir şekilde pasif kalabiliyor. MS hastalarının yaklaşık yüzde 80'i bu kategoriye giriyor. "İkincil ilerleyici MS" hastalığın ikinci evresi. "Ataklarla seyreden MS" tanısı koyulan hastaların yarısı 10 sene sonra bu evreye geçiyor. Aralıklı ataklarla geçen bir dönemden sonra, hastalık sürekli ilerleme evresine geçiyor. "Birincil ilerleyici MS", toplam hasta nüfusunun yüzde 10-15'inde görülüyor. Bu tip MS'i olan hastalar asla ataksız dönem yaşamıyor, çünkü hastalık çok yavaş başlıyor ve giderek kötüleşen ağır belirtiler gösteriyor. MS'in tanısı ve takibi konusunda, söz sahibi olan hekim grubu; nörologlar. Belirtilerin analiz edilmesinin yanı sıra, merkezi sinir sisteminde oluşan hasarı ortaya çıkarmak ve hastalığın derecesini belirlemek için MR görüntülemesine ihtiyaç duyuluyor. MS'in varlığını ve ilerlediğini gösteren atakları, belirtilerin görülmediği durgun dönemler izliyor. Kişide hiçbir belirti görülmese de, merkezi sinir sistemine zarar veren iltihaplanma ve hasar oluşabiliyor.
MS'in kesin nedeni bilinmese de, bağışıklık sistemi fonksiyonları üzerindeki etkisi biliniyor. Yapılan tüm araştırmalara rağmen bilim adamları, neden bazı insanların bu hastalıktan etkilenirken diğerlerinin etkilenmediğine cevap bulamıyor. Hastalığın oluşumunda aile geçmişine dayanan genetik şüpheler bulunsa da, yapılan çalışmalarda henüz MS geni tespit edilemedi. MS ekvatordan uzak olan ülkelerde daha sık görülüyor. Türkiye, MS açısından orta risk kuşağında yer alıyor. Araştırmalar, MS'in vücudun kendi hücrelerine saldırdığı, "otoimmün" yani, bağışıklık sistemini bozan bir hastalık olduğunu gösteriyor. Bazı virüs veya bakterilerin vücudun bağışıklık sistemini kandırarak, kendi sağlıklı sinir hücrelerine saldırmasına neden olduğu biliniyor. Beyinde ve omurilikte, sinir liflerini çevreleyen ve koruyan Miyelin adındaki yağlı doku, sinir liflerinin uyarıları iletmelerine yardımcı oluyor. Miyelin yok olduğunda veya hasar gördüğünde, sinirlerin beyine giden veya beyinden gelen elektrik uyarılarını iletebilme kapasiteleri kesintiye uğruyor ve bu da MS'in ortaya çıkmasına neden oluyor. MS hastalığının nasıl seyredeceği önceden tahmin edilemiyor. Çok hafiften çok şiddetliye kadar birçok çeşidi olan MS, bazı hastalarda belirtilerin ortaya çıkmasından birkaç yıl sonra, şiddetli özürlülük haline yol açıyor. Bazı hastalarda ise, zaman içinde çok az atak görülebiliyor. Genellikle ilk 5 -10 yıl içinde, ulaşılan özürlülük düzeyi, hastalığın gelecekteki ilerleme derecesi hakkında bir fikir veriyor.
“Simge Fıstıkoğlu; “Kısa da Olsa Tatil Güzel””
“Safiye Soyman`ın Yeni Teklisi Çıktı”
“Hayat Tarzına Göre Şekil Alan Tasarımlar”
“İstanbul Amsterdam Burlesque Fest Nefes Kesecek!”
“Cosmoturk'ü Tavsiye Edin Kazanın!”
“Birlikte olduğunuz erkeği kendinize bağlamanın 10 + 2 yolu”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32