Not Defterimden Örneklemeler

- Ne kafası yaşamaktasın?
- Gevşeyen gönül yayları hakkında
- Asrın icadı diş fırçasından bihaber yaşayanlara hatırlatma
- Amerika’da Bir Şems

O minnacık not defterime o kadar çok şey sığdırıyorum ki;
‘’Tülin’in küçük dünyası, el kadar defterin içinde saklı’’ diyen arkadaşlarım sayısı azımsanmayacak düzeyde.

Hafızam çok zayıf olduğu için olur olmaz her şeyi not alıyor ve aldığım notları hatırlamak için ekstradan birde hatırlatma notları yazıyorum bir sonraki sayfaya. Hal böyle olunca yaşamım ve benimle yaşayanların hayatı sitcom tadında geçip, gidiyor.

Son zamanlarda aldığım minik notlarla, ne anlatmak istemişim, buyurun beraber inceleyelim.

Ne Kafası Yaşamaktasın?

Konu ile alakası olsun olmasın, her sohbetin orta yerinde mutlaka birileri ‘’ne kafası yaşamaktasın’’ cümlesini kullanır oldu.
Geçen gün arkadaşlarımla bir cafe’de otururken, yan masadan bir kadın çıkışa doğru giderken ayağı kaydı ve düşecek gibi oldu fakat son anda kendini toparlayıp, düşmekten kurtuldu. Onu gören çaprazımızdaki masada oturan 1 genç çocuk garsona dönerek ‘’Abla ne içtiyse, bize de ondan getir, aynı kafayı yaşayalım’’ dedi.
Ben anlamakta zorlandım açıkcası.
Düşen bir insan ne kafası yaşar? Bu ne demektir? Genç, yağız delikanlı böyle saçma sapan konuşarak, espri mi yaptığını zannetmektedir bilemedim.
Evet sanırım başlığımın konusunu amacına, vermek istediğim mesaj yerine ulaştı…

Asrın İcadı Diş Fırçasından (!) Bihaber Yaşayanlara İthafen

Bir insan evladı nasıl dişini fırçalamaz ve buna rağmen büyük bir özgüvenle, sapsarı olan dişleriyle 5 karış ağzını açarak konuşur inanamıyorum, inanmak istemiyorum.
Sabah, öğlen, akşam fırçalamalarından vazgeçtim. Sadece sabah, akşam fırçalasalar yine yeter.
Bakıyorsunuz üstü başı marka, parfüm kokusu 100 metre öteden duyuluyor ‘’vayyyy’’ dedirtecek kadar hoş görünüyor ama konuşmaya başladığı an, tüm karizması yerle bir oluyor.
Bir arkadaşımı şaka yollu, kalbini de kırmamaya da çalışarak uyarmıştım ‘’ağız kokusu’’ ile ilgili ve verdiği ‘’ben dişimi gerektikçe fırçalarım’’cevabı karşısında şok olmuştum…
Neye göre gerektikçe, kime göre gerektikçe gibi saçma sapan sorular sormuştum şaşırıp kaldığımdan dolayı. Şaşırdığımı anlayan arkadaşım ise ne söylese, anlam veremeyeceğim için, açıklama yapmaktan vazgeçmişti.
Lütfen diş fırçasına ‘’asrın icadı’’ dokunulmaz, bir köşe de bekler muamelesi yapmayın. Kullanmaya başlayın, gün geçtikçe alışacak ve ayrılmaz bir bütününüz olarak yanınızda taşıyacaksınız. Haydi kolay gelsin…

Gevşeyen Gönül Yayları Hakkında

Bahar’ın kendini hissettirmesiyle tutkulu çifler ‘’aşk böceği’’şeklinde boy göstermeye başladı.… Sokaklarda, cafe’lerde, toplu taşımalarda neredeyse tüm çiftler ‘’mesir macunu’’ yemiş gibi tavırlar sergilemekten kaçınmıyorlar. (Bol gülücük)
Bir sevdiceği olmayanlar ise belli etmeseler de, bu işe içten içe gıcık oluyorlar. Kim sap olmak ister ki?
Aşk güzel ve özel bir duygu eyvallah ama olan var, olmayan var… Tutkulu aşıklarımızın, sevgilisi olmayanların yanında, hormonlarına sahip çıkmasını diliyorum.

Amerika’da Bir Şems

‘’ Derler ki: ‘Bir kelebek kanadını çırpsa, diğer yarım kürede fırtınalar kopar.' Ay ışığında işlenen bir cinayetin değiştirdiği hayatlar… Konya'da yaşayan bir adam, Amerika'da çalışan bir genç, Irak topraklarına uzanan bir hikâye… Böyle bir şahitliğin etkisinden uzun müddet kurtulamayacak, bir solukta bitirdiğiniz kitaba yeni baştan dönmek isteyeceksiniz…

Konya'da Şemsini arayan Kenan, Amerika'nın eyaletinde yaşayan Murat ve işlenen bir cinayet! Hapiste yeşeren AŞK! Akıl almaz ölümler ve Irak topraklarında şekillenen bir hikâye...’’

Önce kitabın kapağına vuruluyorsunuz, sonra arkasındaki yazı alıp götürüyor sizi… Cümleler hem çok tanıdık, hem çok başka.

Yaşadığı toprakların sınırını aşan bir roman Amerika’da Bir Şems.
Yazarın ilk kitabı ve devamının geleceğine eminim, gelmesini isterim.

Bülent Gürler ismini aklınızın bir köşesinde tutun ve bu romanı mutlaka okuyun.

Benden tavsiye etmesi…