Omzunda ağladım…
Ben sana sevdalıyken gözlerim kara , başka bir omuzda ağlarken buldum kendimi hatırlayamadığım bir akşamdan sabaha….
Buruşuk çarşaflar vardı yatakda, erimiş mum konsolun üzerinde, havada belli belirsiz mum kokusu keskin.
İçilmiş ve unutulmuş kadehler de vardı , devrilmiş tahta parkenin üzerine.
Sevişmişmiydik karanlık gecede ? dertleşmişmiydik bilmiyorum ?
Ne işim vardı o evde ? O evi tanıyordum çok iyi ! o köpeği de …
Yanımdaki omuz hep hazırdı ya beni ağırlamaya .
Yoksa ben seni aldatmışmıydım , yoksa sen beni aldatırken kaç akşamlardan kaç sabahlara ben kendimi bu omuzda mı bulmuştum ?
Yüreğimle yüreğin birbirine karışmıştı , tenlerse başka tenlere …
Oysa hayatlarımız çocukluğumuzdan beri tek hayata gebeydi kaderin cilvesiyle dans , biliyorduk…
Beni özlediğini söylüyordun ahizenin öbür tarafında , ben ise gözyaşlarımı önce yüreğime sonra dost omuza akıtıyordum …
Yüzünde gözümde , elin elimde, sesin yüreğimde çınladı !
Gün ışıdı , bir martı çığlık çığlığa uçtu karşı damdaki yavrusunun yanına.
Yatak sırılsıklamdı…
Bir kabus daha sona erdi …Uyandım !
05/09/2007
Sevinç Çakmaz
sevinc@cosmoturk.com
SEVİNÇ ÇAKMAZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER