Tam bir hafta önce Onno Tunç’un ölüm yıldönümünü anma gecesi için bana kucak açan “Agos Gazetesi“nin bir hafta sonra ölüme kucak açacağını kim bilebilirdi ki?...
Tarih : 12 Ocak 2007
Bir şeyler yapmalıydım. Onno Tunç için kardeşi Arto Tunç Boyacıyan ve Ermeni Orkestrası gece düzenleyecek ve biz organize edecektik. Tüm Ermeni cemaatinin kucaklaşacağı bu gece için, elimden geldiğince hepsine duyurabilme arzusu ile ilk aklıma “Agos Gazetesi“ geldi. Biliyordum bana mutlak ve en iyi onlar yardım edebilirdi.
Agos Gazetesi editörü Sevgili Mayda Saris ile telefonda konuşuyorum. Bana uzattığı elin sıcaklığını kalbimde hissedip elini sıkıyorum sevgiyle. Hemen bir fikir geliyor aklına; “Sevinç Hanım şimdi sizi sekreter arkadaşıma bağlayacağım tüm dernek telefonlarını versin size, derneklerle bağlantıya geçin size yardımcı olurlar cemaati haberdar ederler“ diyor. Karşılıklı sevgiler dileyerek telefonu kapatıyoruz. Elimde 10 tane dernek telefonu var, inanılmaz Onno’nun tüm Ermeni kardeşlerinin haberi olacak, sevgiyle şarkılarla anılacak Onno diyorum.
Ve ilk aradığım dernek telefonu ile her şey bir çırpıda halloluyor. ”Getro Nagan Derneği“nden Sevgili Natali Bayraktaryan ile telefonda arkadaş oluveriyoruz, Dernek başkanı Sevgili Kevork Simkeşyan ile konuşmamı rica ediyor “Bay Kevork’dan izin alalım hemen gerekli tüm mailleri cemaate ulaştırırız sevgiyle“ diyor. Sevgili Kevork Simkeşyan’da aynı Mayda Saris gibi telefonda elini uzatıyor ve yardımcı oluyor.
Agos gazetesini aramam, derneğe ulaşmam, izin almam ve tüm cemaate maille duyuru yapılması yarım saatte bitiyor. Sevgiyle, hoşgörüyle, anlayışla yapılan her şeyde olduğu gibi bunda da hızla halloluyor. Üstüne üstlük eline ulaşan mailden 2 yıldır görüşemediğim ve telefonlarını kaybettiğim sevgili arkadaşım Tamar Kaç beni tekrar buluyor.
Tarih : 19 Ocak 2007
Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde o gece organize edeceğimiz konser için çalışıyoruz. Bomba etkisi ile bir haber düşüyor salona “Hrant Dink Vuruldu”. Önce umutlarım çırpınıyor yüreğimde, koşuyorlar sadece yaralandı diye meleklerle dua etmeye başlıyorlar. Durumu nasılmış derken korkuyorum hem de çok korkuyorum. “Hemen ölmüş” diyorlar. Umutlarım, meleklere sarılıp benimle ağlamaya başlıyor. Yüzünü gözümün önüne getirmeye çalışıyorum, Agos Gazetesini düşünüyorum, Mayda Saris’i düşünüyorum, eşini ve çocuklarını düşünüyorum ama hiçbir şey yapamıyorum. “Hrant Dink Öldü” çünkü …
OGÜN orada sinsi, hain, alçak bir kurşun ile yere yığılan Hrant Dink; düşünce adamı idi, Gazete Genel Yayın Yönetmeni idi, BABA idi, EŞ idi, İNSAN idi, Bizim kardeşimiz idi, AĞABEYİMİZ idi…
OGÜN adındaki hain; artık hafızalarımızda bahsederken, cennete olmasını dilerken, cümlelerimize yerine alacak tarih için birçoğumuz Ogün nasıl katlettiler diyeceğiz ve nasıl bir acı tesadüftür ki hain silahı ateşleyenin adını ağzımıza almak dahi istemezken Ogün kelimesini gayri ihtiyari kullanacağız.
Sevgili Ağabeyim Hrant Dink;
Sen ilk değildin; dilerim son olursun ve tarihte yerini alırken bir de SON CESUR YÜREK diye de anılırsın….
23/01/2007
Sevinç Çakmaz
sevinc@cosmoturk.com
SEVİNÇ ÇAKMAZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER