EN BÜYÜK KAHIRI EL ÇEKERMİŞ
Belli yaşlı, belli görmüş geçirmiş, çocukluğu köy yollarının toz toprağına karışmış bir kadın. Yolu İstanbul’a düşmüş mecburi.
Aklı fikri hala köydeki çeşmenin buz gibi suyunda.
Oğul sebebine dayanıyor buralara, yoksa durmaz hiç, ondan bu koltuk ucunda oturur, her an gidecekmiş gibi hali.
Hikayeler dökülüyor dillerinden, ben lal oldum dinliyorum. Araya girmeye çekiniyorum, anlatacaklarından ben de nasibimi almak için sabırlıyım, elim yüreğimde az sonra söyleceklerini bilmeden…
- Bilirmisin en büyük kahrı el çekermiş, diyor.
Bağdaç kurmuş özenle hamur açarken.Gözlerim, heykeltıraş ustağıyla hamura can veren elleri ile durup durup dillerinden bala bulanmış cümleler arası gidip gelen yolculuğunda, şaşkın, sorduğu sorunun cevabını düşünürken, elini özenle silip yüreğinin üzerine koyuyor.
- Elini vicdanına koy derler ya hani, oradaki ateş heleki kor olmuşsa elin yanar yüreğinden fazla, vicdandır koru ateşleyen…
Az önce gayri ihtiyari yüreğimin üstüne giden elimi daha bastırıyorum. Sanki orada bir şeyler arıyorum. Ateş mi yoksa buz gibi akan bir nehirin sularımı değecek, merak ediyorum.
Ancak biliyorum, en azından kendi adıma.
- Ya vicdanı olmayanlar ?
- Korkma herkes de nokta kadar da olsa vardır, vicdanı olmayan insan yaratılmamıştır diyor hamura son şeklini verirken.
- Yani o da sevgi gibi besledikce, ders aldıkca mı büyür, diye soruyorum, aynı anda içim diliyor çokça olmasını herkes için.
- Elbette mühim olan orada olduğunu bilmekde.Bilince beslenir her şey, büyür, etrafına yayılır öyle değil mi ?
Gözlerimden yaşlar akıyor…
Sevinç’den, öğrendiklerimden, elleri kahır çekenlerin, birgün gelip kor olan alevlerinin söneceğini umut etmemden, yüreklerine koydukları ellerinde, hissedecekleri sızı ile insan olmayı daha iyi öğreneceklerinden.
Ayağa kalkıyor, hamurun kor olmuş fırına sürülme zamanı !
- Bahçe kapısını açda vakitlice verelim fırına diyor.
Ayağa fırlıyorum, mıhlandığım yerden.
Kapıyı açıyorum, yağmur dinmiş, heryer toprak kokuyor.
- Ne gördün, diye soruyor.
- Hava açmış, Güneşi görüyorum, parlıyor !
Gülüyor…
- Güneş sensin!
Sevinç Çakmaz
sevinc@cosmoturk.com
SEVİNÇ ÇAKMAZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER