Aşkın fotoğrafı
Hayata dair en çok konuşulup tartışılan konulardan biri de Aşk…
Aslında aşk hayatımızın olmazsa olmazı değil mi? Kimi zaman bizi göklere çıkaran, çoğu zamanda yere yapıştırıp süründüren. Her sürünme sonu edilen yeminlerin yeni bir aşk karşısında nasıl bozulduğunu yaşamıyormuyuz yıllardır.
Oysa ne elma şekeri tadı vardır hayatımıza kattığı, tabi şeker bitince elimizde sopasıyla öylece kalakalırız ya o başka.Ya gidenin gözüne sokasımız ya da harakiri yapasımız gelir.
Deliler gibi aşk yaşam boyunca bir defada bir kişiyle oluşuyormuş. Ölene kadar aşkı aramamızda tamamen istemsiz yapılan bir hareketmiş, tik gibi bir şey yani. O zaman zırt pırt aşık olanlara kızmamalı, gözünde kırpma yok ama yürekte sürekli bir kırpışma var yani.
Tabi tüm bunlar işin bilimsel tarafı, birde bunun başka bir tarafı varya; işte bu sefer hayatımın en büyük aşkı dedirten duyguların olduğu taraf. Şimdi biz yıllardır yaşadığımız aşkları masaya yatırıp hangisi gerçekti diyemi kafayı yiycez? Hele bir de şu bir defa yaşananı yaşamızsak durum daha da vahimleşmezmi ? Yıllar önce hayatımızdan çıkıp gitmiş adamı bulmak için yollara düşmezmiyiz ? Zaten antidepresan içmeye meyilli bir kuşak olmuşken kutulara sarılıp uyumazmıyız artık.
Ben de tüm bu her kafadan ses çıkma durumundan sıyrılıp şöyle güzel bir manzaralı tarafından aşkın fotoğrafını çekmeye karar verdim. İki kişiyi kareye oturtmak hiç güçlü olmadı da arka fon sürekli değişti durdu, arada ekran mı titredi yoksa hatıralar mı bilmem fotoğrafta flu bir görüntü, bir yağmur yağdı, bir güneş açtı, son kare gökküşağına bulandırdı her tarafı. Bastım deklanşöre !
İşte rengarenk bir aşkın fotoğrafı, her yağmur sonrası doğan güneş gibi pırıl pırıl aydınlandı yüreğim …
Hey aşk, neredeysen dön gel…
Sevinç Çakmaz / 27/06/2005
sevinc@cosmoturk.com
SEVİNÇ ÇAKMAZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER