>

KÖŞE YAZILARI | ÖZÜM ARZIK

Arada Derede- Ne İzmirli Ne İstanbullu Olmak

Bir kadın gibi alımlı ama yumuşak, sevecen, ılımlı, iç huzura ermiş, sakin, telaşsız. (Özüm Arzık)
 
   
 
 
     

Herkes yazar İzmir’i yazar da kendi İzmir’ini yazar benim de yapacağım gibi. İzmir, Smyrna, cinsiyeti kadın olan bir kent. Bir kadın gibi alımlı ama yumuşak, sevecen, ılımlı, iç huzura ermiş, sakin, telaşsız. Kesinlikle kadın. Güzel, büyüleyici değil belki ama zeki. Bir anda avucunun içine almıyor ancak fark etmeden aşina ediyor daracık sokaklarına, yokuşlarına, en önemlisi de rahatlığına ve insanlarına. İhsan Oktay Anar’ın kelimelerinde kaybolurken kitabın sonuna geldiğinizde “Karşıyaka” ibaresini görmek, o sözlerin aslında bir huzur beşiğinden damladığını bilmek bile bir başka kılıyor okunanı, okunanın hayalini… Karşıyaka’dan Konak’a kalkan, lisedeyken bolca kullanılan vapurların kokusu gibi… Kızı deniz denizi kız kokan kentin büyüsü…

Ben şanslı atfederim kendimi sokaklarında doyasıya koştuğum, oynadığım, lisede özgürce gezdiğim, dersane çıkışlarında ilk kez bira içmeye başladığım bu kentin güvenli, bir o kadar da özgür kucağında yetiştiğim için. Ve bunu düşününce her seferinde doğmamış çocuğum için hayıflanırım, nerede, nasıl yetişecek, bu kentte İstanbul’da ise paraya gereğinden fazla mı değer verecek sınıfsal farkların uçurum olduğu bir yerde yaşadığı için. Ve korkarım yazları uzun tatiller yapabilecek mi acaba hayatın ritminin bu derece hızlı aktığı, lokmanın aslanın ağzında olduğu kentte ailesiyle. Zira dönüp baktığımda ya olmasaydı ailem yanımda, ya bisiklete binmeyi babam değil de bakıcım öğretseydi, ya benimle basketbol oynamaya ayıcak zamanı olmasaydı babamın, ne hissederdim acaba? İşte bu nedenle şimdiden kıskanırım olmayan bakıcımı acaba bir çocuğum olursa benden daha mı fazla zaman geçirir onunla, gün gelip bakıcı ile çocuk ilişkisini kıskanmak durumunda bile kalır mıyım diye.

İzmir’den sonra üzüyor bu kent, İstanbul, bazen insanı. İlişkilerin gevşek gevşek, özensiz özensiz yaşandığı, işten sevgiliye zamanın kalmadığı, insanların içlerine konuşmaktan dışlarına konuşmayı unuttuğu, zaten içlerine bile konuşmayı beceremedikleri bu kent.. Tıpkı Issız Adam adlı filmin bir İstanbul filmi olması gibi. Daha naiftir orada ilişkiler, belki daha kırılgan, ancak daha gerçek…

*************************

Velhasıl İnsan neden ayrıldığı yerleri özler, hele ki salt kendi iradesiyle, bile isteye, hatta oynaya zıplaya daha barlara giremezken- 18 olmanın en önemli ifadesi kimlik gösterip basılma korkusu yaşamadan istediğin yere girebilmek olunca o zamanlar- o kentten ayrılma yönünde bir tercih yapıp İstanbul İstanbul diye tepinmişken? Belki kentin,yani o adı ağızlarımızı dolduran "İstanbul"'un çalışırken de çok yaşanası bir İstanbul olduğunu zannedip umduğunu bulamamak mıdır? Hayatın çalışmadan ibaret olmadığını bilmeyenlere, salt mesai arkadaşların orada diye yapılan fazla mesailerin amaçsızlığına, İstanbul'da pek çok alanda insani olmayan çalışma koşullarına, bu kentte yaşamanın bedeline ya da ceremesine bir isyan mıdır? Hoş İzmir umduğunu verir mi insana? Ya da neden bazen, hatta çok zaman, salt bir bardak kahve, bir kitap, bir pencere keyif verebilir insana ya da bana? Dönüş için henüz erken, bu kent bitmedi biliyorum ama Güzelyalı sahilinden geçerken insanların daha huzurlu olduklarını düşünerek gıpta ediyorum sanırım artık. Öte yandan biliyorum İzmir henüz besleyemez bilgiye, görmeye aç olan benim gibi birini. Bir Alkazar bulamamak, alternatif oyunlar bulamamak, gidilesi konser bulamamak da yaşlandırabilir insanı, yani fazla huzur da bozabilir dengeyi.. Evet, güzel o Akdeniz rehaveti ancak kanına İstanbul karışanlar için, damarına girip içine çaktırmadan sinsice, hatta size çalım edercesine sızanlar için henüz erken... Hele ki Buca’dan geçerken orayı Ümraniye’ye benzetiyorsa insan damarda İstanbulluk henüz ağır basıyor demektir.


ÖZÜM ARZIK
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>