Sıcak fönün etkisi ile başının ağrısının arttığını farketti.Yetişmesi gereken toplantı aklına geldi yeniden …
OFFF ! Bu acil yetişilmesi gereken yerler, iki ayağın bir pabuca girişi . Bir anda ortaya çıkan ‘’ Ya bugün şuraya da bir uğrar mısınız ?’’ şeklinde uğranılması gereken yerlerin çıkışı . Ama o uğranılması gereken yerlerin öylesi… Kendi halinde uğranılma şansının olmaması. Üstün başın ona göre olması gerekliliği… O gün spor giyindiysen örneğin … Bitti olmaz. Ya eve uğrayacaksın dar zamanda. Ya da her gün sürpriz durumlara hazır… Nasıl derler grand tuvalet giyineceksin; annesi babasına * Ooo grand tuvalet nereye gidiyorsun böyle ? derdi *Yakışıklıydı babası merak etmesi doğal :) Bütün kadınlar böyle durumlarda kıskanabilir.
İşte zihni böyle bin yere dağılmışken kuaförün fırçaya doladığı bir tutam saçın sağa sola çekiştirilip şekil verme çabası ile yüzüne üflenen sıcak fön onu bir kez daha bulunduğu ortama geri çekti. Aynaya baktı ..yorgun görünüyordu. O yorgun ifadeye rağmen yüzünü beğendi. İnce çizgilerimi annemden almışım iyi ki dedi :) Kendinden memnun olan insanların iç huzuru vardı yüzünde... Saçı ( doğal taranmış havasında bırakılması uyarısı ile) kuaföre teslim bir o taraftan bir bu taraftan çekiştirilirken o kuzu kuzu bekleme modunda “Bir çay içermişinizle” kendine geldi.. Çaya hayır denir mi?
Hemen gelen çayı küçük yudumlarla içmeye başladı. Kuaförün içinde sürekli bir sirkülasyon. Yan koltukta bir genç kız abartılı bir topuz istiyordu . Kuaförün tüm uyarılarını geri çevirerek. (yüzünüz küçük ! sade bir topuz hem yaşınıza hem de yüzünüze daha çok gider denmesine rağmen kız ısrarla kabarık olsun krepe yapılsın aradan bukleler serbest bırakılsın dediğinde kuaför teslim olmuştu) Bir sonraki koltukta yaşı orta yaşı epeyce geride bırakmış . Yorgun yüzlü bir hanım manikür yaptırıyordu. Hayata boşvermiş kahkahaları arada kuaför salonunun fön seslerini delip kulaklara çarpıp böyle bir irkiltip kadına sanki geri dönüyordu. Ya da Öykü öyle sanıyordu. Kadın akşam ne yediğinden nereye gittiğinden başlayıp akraba-i talukkatan tan çıkmış komşularına doğru kulaç atarken… Kuaförün yüzü anlatılanlarla ilgili görünme konumu ile olaydan kopup Allahım bitsin bu çile boyutu arasında sık sık yer değiştiriyordu.
Kuaförleri sevmiyordu Öykü.. Bu zorunlu gidişler olmasa hani daha bakımlı olmak zorunluluğu hiç kapılarına uğramayacaktı. Ne olur ki evde yapılan saçta bakımlı sayılsa. Yok illa kuaför elinden çıkınca daha bir kendine bakan kadın profili kabul görüyor ya.. Mecbursun buna.. Gideceği toplantının atmosferinin sıkıntısı daha şimdiden üzerindeki ağırlığın katlanmasına neden zaten.
Offff ! dedi içinden. Çayından son yudumu alırken kuafördeki yerleri süpüren çelimsiz ama kuaförde çalıştığı belli olsun diye saçına bir müşterinin boyasından arta kalan kızıl tonlarından bir iki perçem atılmış kızın sesini duydu
“Yağmur yağıyor !”
Neeee !! dedi. Şimdi bu fön arabaya kadar da dayanmaz ki : ( Ya nedir bu kadınların çektikleri ? Neden bir erkek şu benim yaşadıklarımı yaşamaz ? Hangisi toplantıya giderken iki ara bir dereye dur bir de fön çektireyim i sıkıştırır ki…
Öfke ve üzüntüyle zaten sevmediği bu fön eylemi iki dakika sonra yerini yağmurdan ıslanmış kedi boyutuna sokacağından küçük düzeltmeleri reddetti. Tamam bu kadar oldu diyerek kalktı parayı ödedi
Islak yağmurun altına güzelim saçlarını bıraktı. Yağmur istediği şekli versin diye…
Islak yağmur mu? Öykü iyi misin ? Kuru yağmurda mı var sizin köyde !
İmza ; Bloğunu geri isteyen Beyaz kedi Öykü
Blog adresi ;
http://beyazkedi-silbastanbaslamakgerekbazen.blogspot.com/