>

KÖŞE YAZILARI | HİKMET SUNER

Hayatı Birlikte Yaşayan Eşlere...

Birçok ailede huzursuzluğun temelini, yuvadan soğuyan erkeğin harama kayması teşkil eder” (Hikmet Suner)
 
   
 
 
     

“Hayatı birlikte yaşayan eşlerin, her türlü kul hakkına karşı birbirinin gönlünü almaları ve birbirlerinden helalleşmeleri örnek bir davranış olur”.

Erkek, eve döndüğü zaman karısının kendisini güler yüzle ve tatlı dille karşılamasını ve ruhen kendisine destek olmasını bekler.

Bu sebeple düşünceli bir kadın kocasını daha kapıda güler yüzle karşılar ve onun gönlünü alarak ruhunu dinlendirmeye çalışır,erkeğin, soyunmasında ve giyinmesinde yardımcı olur.

Peygamberimiz buyuruyor ki:

"Kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, kendisini yabancıdan korur ve kocasına itaat ederse Rabb'inin cennetine girer."

"Kadınların hayırlısı, yüzüne bakınca seni sevindiren, emredince itaat eden, senin gıyabında namusunu ve malını koruyandır."

"Bir erkek karısına sevgi ile baktığı ve zevcesi de ona (sevgi ile) baktığı zaman, Allah onların her ikisine de rahmet nazarıyla (bakışıyla) bakar. Erkek zevcesinin elini tuttuğu zaman her ikisinin günahları parmakları arasından dökülür.”

Ailede kadın ve erkek birbirlerini ne derece sayar, sever ve üzerlerine düşen vazifeleri yaparlar ve birbirlerine karşı iyilik ve muhabbetle, güler yüzle muamele ederlerse “o aile Allah'ın nûr’u ile nurlanır”.

Ailenin üzerinden Allah’ın inayeti,bereketi ve rahmeti eksik olmaz.

Bu şekilde,ailenin düzeni ve kalıcılığı sağlanmış olur.

Eğer bunun aksi olur da kadın, güler yüzle davranmaz, saygısızca davranır ve konuşursa aralarındaki sevgi hisleri bozulmaya başlar.

Bu tutum zamanla onların geçimsizliklerine sebep olabilir.

Aklını kullanan kadın, ailede son derece titiz davranmalı, hassas olmalı,kocasının sevgisini kazanmalı ve kocasını evine bağlamayı bilmelidir.

“Birçok ailede huzursuzluğun temelini, yuvadan soğuyan erkeğin harama kayması teşkil eder”.

Bu durum kadının kocasına karşı saygısız,küstah olmasından ve suratını asmasından,bağırıp çağırmasından,haddini aşmasından kaynaklanmaktadır.

Sükutu altın olan kadın makbuldür.

KARI-KOCA DEMEK, “NİKAHLI DOST” DEMEKTİR.

Hayatı paylaşan,bir ömür aynı yastığa baş koyan,”nikâhlı dostlar” arasında sürtüşme ve tartışma, çekişme, geçimsizlik, tatsızlık olabilir..

Dileğimiz odur ki, hiç olmasın.

Melek de değiliz.

Ama kapımızı kapatıp, evimizi cennet haline getirebiliriz.

Yaşarken sınanıyoruz.

İnsanlar,cin suretindeki insanlar,”her şeyde”,”her yerde”,her zaman” olduğu gibi “şeytan” beraberliklerin,karı-kocanın arasına da girer. Nifak sokar, huzursuzluk, geçimsizlik olur, tartışmalarda haddi aşan sözlerle tahrik edebilir.,

Arkadaş görünenler ,çocukluk arkadaşları, v.s, göya aile dostları,akrabalar bile huzursuzluk çıkarılan,perişan olan aileye-insanlara arkalarından “kıs kıs gülerler”,hatta bütün menfi olaylara ve sözlere de,arkadaşlık,akrabalık, samimiyet adına,sinsice,sözüm ona iyilik kisvesi altında ailenin arasını açmaya-yıkılmasına sebep olabilirler..

Mutsuz insanlar,mutlu insanların,birbirini seven insanların iyi günlerinden üzülürler,aralarına nifak sokarlar,bozmaya çalışırlar,kötü günlerine de sevinirler, ama üzülüyor gibi davranırlar..

Bu nedenledir ki, eskilerin tavsiye ettiklerini dinlemek lazımdır.

Mahreminize,ailenize arkadaşlarınızı fazla sokmayın, işlerinize karıştırmayın,SIRLARINIZI paylaşmayın.

Unutulmamalıdır ki,insan beşer,şaşar.

“Eşimizi günahsız, hatasız ve kusursuz saymamalıyız.

Kusursuz sayarsak,en başta hata yapmış oluruz.

Böyle düşünürsek, bir hatasını gördüğümüzde eşimizi affetmeyeceğimiz ve derhal cezalandıracağımız anlamına gelir. Bu ise birçok hataları,yanlış kararlar almamıza sebep olur.

Ve de ,kötü sözleri,kötü davranışları,zulümleri ,kalp kırmaları beraberinde getirir.

Oysa eşimiz insandır ve beşerdir. Hata yaptığında affedilmeye layıktır”

O halde eşlerin birbirlerini affetmemesi,cezalandırması yanlıştır.

Hiç de vicdani değildir.

Evlilikte “şefkat,merhamet ve af ile muamele” etmek esastır.

Aksi davranışımız, aksi yönde sözümüz ve aksi tavrımız “günahtır”.

“ortalığı fitne ve fesat ile karıştıran” şeytanlar mutlaka vardır, olacaktır da.

Şeytan şaytanlığını yapacak, inananlar ise, Allah a sığınıp gaza gelmeyecekler.

Eşlerin; söylentilere kapılarak veya zanna aldanarak birbirlerini asılsız iftira ve ithamlarla karalamaları, buna karşılık birbirlerine söz ve savunma hakkı vermemeleri haksızlıktır.

Kadının, kocasını terk edip gitmesi yanlıştır..

Barış yollarını kapamak, barışmaya karşı direnmek, birbirine kırıcı ve kaba sözler sarf etmek, birbirinin onur ve kişiliğini ,küçük düşürücü davranışlarda bulunmak, birbiri aleyhine dedikodulara meydan vermek, lâf üretilmesine izin vermek ,kul indinde ayıp, Allah indinde günahtır.

Eğer boşanma olacaksa; anlaşarak, tatlılıkla, saygıyla, medenî biçimde, kırıcı olmadan, mahkeme yoluyla boşanılmalıdır.

Ama önemli olan bir ömür boyu birlikte yaşamaktır.Hüner budur.

Yıkmak kolaydır, yapmak,idame ettirmek zordur.Makbul olanı da budur.

Karı ve kocanın ihtiyacı olan sevgi ve saygıyı birbirlerine karşı göstermemeleri, birbirlerine ilgisiz, sevgisiz, saygısız ve sabırsız davranmaları ,beşeri sistemde yadırgandığı,hoş karşılanmadığı gibi,ilahi sisteme uygun değildir.

Allah: ''Kadınlarla güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmayacak olsanız bile, sabredin. Olur ki, sizin hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah pek çok hayır yaratır.''
.
Birçok ailede huzursuzluğun temelini, yuvadan soğuyan erkeğin başka arayışlarda bulunmasına sebep olabilir.

Bu durum kadının kocasına karşı saygısız, hürmetsiz olmasından ve suratını asmasından,bağırıp çağırmasından,kasıtlı onu tahrik edip, her konuda aşağılamasındandır.

Evlilikte zorunlu ve gönüllü özellikler bir dengede olmalıdır.

Her evlilikte gelenekler, görenekler farklılıklardan kaynaklanan zorunlu özellikler bulunur.

Unutulmamalıdır ki,”Kusurlar hemen düzeltilemez”.

Zaman,sabır ve iyi niyet esastır.

"Eşler her konuda anlaşmak zorunda değil"dir,ancak saygı duymak mecburiyetindedirler.Ahlak ve toplum kuralları acısından tabii.

Aileden gelen kurallar ilişkide önemli olabilir

Cinsellik açık yaşanmalı,
üzülmek yerine sevişmenin tadını çıkartmalıdırlar.

Karı-koca-çocuklar arasında , bir sorun çıktığında bu sorunu çözmek gerekir.Böylesi davranış,ailenin gelişmesine ve iyileşmesine sebep olur.

Kişiler birbirlerini uyardıklarında bu uyarılar yapıcı olarak değerlendirilip ve eleştiriler rahatlıkla karşılanmalıdır..Söylenenler tenkid değil,tashih olarak değerlendirilmelidir.

Karı-koca birbirine karşı tamamlayıcı olmalı,uyum sağlamaya gayret göstermelidir.

“Hastalık gibi bir sebep yokken,eşler, ne kadar tartışma ve sürtüşme yaşıyor da olsalar, birbirlerinin cinsel isteklerine karşı anlayışlı ve saygılı davranmalılar, birbirlerine karşı menfi tutum içersine girmemelidirler.

Büyüklerimiz, sofraya ve yatağa küslük olmaz derler.

Boşuna da söylemezler.

Peygamberimiz,

“Her tespih de bir sadaka sevabı vardır.
Her tekbirde bir sadaka sevabı vardır.
Allah’a her hamd edişte bir sadaka sevabı vardır.
Her tevhid kelimesini söyleyişinizde bir sadaka sevabı vardır.
İyiliği emretmekte bir sadaka sevabı vardır.
Kötülükten alıkoymakta bir sadaka sevabı vardır.
Karısı ile cinsel ilişkisinde bile sadaka sevabı vardır.”

“Yâ Resûlallah! Biz hem nefsânî arzûmuzu yerine getireceğiz, hem de onun için sevap mı alacağız?”

Peygamber efendimiz,

“Eğer onu (kocasını veya karısını) harama terk etse idi, onun üzerine günah yükü vurulacak mıydı? Ne dersiniz? İşte bunun gibi, onu helâliyle tatmin edince de, bu ona sevap kazandırır”

Peygamber Efendimiz,“Kul ile Cennet arasında yedi sarp yokuş vardır. Bunların en kolay geçileni ölümdür. En zor olanı ise, zulme uğrayan kişinin zâlimin yakasına yapıştığı günde, hesap vermek için Allah’ın huzurunda dikilmektir.”

“Hayatı birlikte yaşayan eşlerin, her türlü kul hakkına karşı birbirinin gönlünü almaları ve birbirlerinden helalleşmeleri örnek bir davranış olur”.

“Hayatı birlikte yaşayan eşlerin, her türlü kul hakkına karşı birbirinin gönlünü almaları ve birbirlerinden helalleşmeleri örnek bir davranış olur. Bazen hediye,değeri küçük olsa da, “gönül alma ve helâllik alma” açısından değeri büyüktür. Bunu aklımızdan ve gönlümüzden hiç çıkartmamamız gerekir.”

“Hastalık gibi bir sebep yokken, birbirlerinin cinsel istek ve arzularına karşı ilgisiz kalmaları, birbirlerini kınamaları, sırf cezâ olsun,intikam olsun diye birbirlerinin cinsî arzularına cevap vermemeleri haksızlıktır.

Eşler, ne kadar tartışma ve sürtüşme yaşıyor da olsalar, birbirlerinin cinsel isteklerine karşı anlayışlı ve saygılı davranmalılar, birbirlerinden intikam almamalıdırlar.

Büyüklerimiz, sofra bir,yatak iki, küslük olmaz derler.

Boşuna da söylemezler.


HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>