Anneler gününde, çocuklar annelerine hediye alır, gününü kutlarlar.
Aslında annelerin, çocuklarına, bu duyguyu tattırdıkları için teşekkür etmeleri, Allah’a da, “anneliği nasip ettiği ve ne demek olduğunun idrakini” de verdiği için, şükretmeleri lazımdır.
İyi ki varsın güzel oğlum.
Anneler gününde daha nice sağlıklı senelere.
Bahtiyar ol evladım…
Bana göre,
Allah’ın verdiği en güzel hediyelerin başında, “evlat” gelir.
Kıymetini bilmek ve ona, ne pahasına olursa olsun (kendi aleyhine bile olsa), doğruları öğretmek de annenin görevidir.
“İyi insan, iyi vatandaş olmanın yolu, annenin terbiyesinden, öğretisinden geçer” tezini savunanlardanım.
Dünyada da, ahirette de itibarlı olmanın sırrı, annenin ilahi duyguyla yaptığı hal ve hareketleri ile evladına örnekledikleri, öğrettikleri, söyledikleridir.
Güzel oğlum, sen olmasaydın eğer, “bir çocuk doğduğu anda bir anne doğarmış” cümlesinin doğruluğuna ve yüceliğine inanmaz, ben asla “anne” olamazdım.
Güzel Oğlum,
Dış görünüşün önemli olmadığını,
Kocaman bir karınla dolaşmaktan gurur duyacağımı,
Ellerimin, ayaklarımın, yüzümün şişkinliğine rağmen, hamileliğin bana çok yakıştığını,
Sevginin ürününü bedenimde taşımanın heyecanını,
İki canın, aynı bedende, en büyük mutluluk olduğunu,
Minicik ellerin, teselli ettiğini,
Uyurken seni seyretmenin, seninle oynamanın ve sana bir şeyler öğretmenin bu kadar zevk vereceğini,
Bir canlının dünyaya gelmesine vesile olan annenin, annelik onurunu ve mucizesini,
Bir yüzün,bir gülüşün bu kadar ferahlık,huzur verebileceğini,
Evlat-anne arasında tesis edilen sevginin Allah vergisi olduğunu , anlamayacak,
Hayatı, senin gözlerinde görmenin mutluluğunu tadamayacak,
Aynı acıyı hissedebilmenin, yanlız, ikiz kardeşlerde olduğunu sanacak,
Merak etmenin, özlemenin,boğazın yedi düğüm olduğunu öğrenemeyecektim.
Senin için her şeye katlanabileceğimi,
Gözü kapalı mutfağa gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönmenin,
Kurulmuş gibi, gecenin herhangi bir saatinde kalkıp, “acaba üstünü açmış mıdır, üşüyor mu dur” düşüncesiyle, üstünü örtme gibi, sayısız uyanmalardan rahatsızlık duyulmadığını bilmeyecektim.
Üzümün çekirdeklerini çıkarmak aklıma gelmeyecek,
Sen yerken, kendimin de doyduğuna inanmayacaktım.
Hayatıma geldiğim gün ve bugün,
Yaşama anlam kattığını,
Bildiklerimi öğretmenin, yeni şeyler öğrenmenin hazzını,
Sevginin böylesine karşılıksız olanını tadamayacak, “sular daima yukardan aşağıya akar” sözünün doğruluğunu bilemeyecektim.
Anneme, babama “of bile deme” emrinin, ne kadar doğru,
Kainatın dua üzerinde durduğunu anlamayacaktım.
Her derde deva, yaşama gücü veren, her şeyi unutturan “ANNECİM” kelimesinin yaşam iksiri olduğunu öğrenemeyecektim.
Sesini duymanın yaşamak olduğunu,
Bir çocuğun annenin gözünde hiç büyümediğini asla,
bilmeyecektim.
“Öpeyim de geçsin” sihirli sözünün ve acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
Günlerce uyumamanın, uykusuzluk olmadığını,
Canımdan olan canla birlikte yaşamanın güzelliğini, gerçek anlamını bilmeyecek,
Okullardan tekrar, tekrar mezun olamayacak,
Yaşamı paylaşmanın keyfine,
Bir gülücük görmek için, atraksiyonlar yapmanın,
“ç”- “e”oynamanın zevkine varamayacaktım.
Hiçbir şeyden gocunmamayı,
“büyük lokma yiyip, büyük laf etmemenin” doğruluğunu,
Sesini duymadan, yüzünü görmeden uyumanın hüznünü, öğrenemeyecektim.
“Allah’ım şükürler olsun, bana anne olmayı nasip ettin” diye şükrün idrakine varamayacaktım.
Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.
Sütüm helal olsun.
Seni seviyorum güzel oğlum.
Güzel Annen,
Hikmet Suner
hikmetsuner@yahoo.com
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER