Benim ülkemde kadın dediğin zaman, acı çeken, üzülen, katlanan, fedakarlık eden, durumuna göre yemeyen, içmeyen, üşümeyen, uyumayan, canını veren,c anını dişine takan, her türlü tehlikeye karşı ne pahasına olursa olsun göğsünü siper eden, noksanları tamamlayan, affeden, çocuğu için asla kendi menfaatini düşünmeyen, himaye eden, merhametli insan aklıma geliyor.
Bir hikayeyi naklediyorum;
�şinin ısrarı ve isteği üzerine, annesinin yüreğini çıkartıp, öldürdüğünü ispat etmek için karısına götürmekte olan adamın, ayağı tökezler ve düşer. Hikaye bu ya o anda, yürekten �anın acıdı mı yavrum�sesi gelir��br>
�nne kutsaldır� �ennet annenin ayağı altındadır� �nanıza ve babanıza of bile demeyin� diye hep söylerler. Söylerle de bizler bunun idraki ile yaşar mıyız, bilmiyorum?..
Onların, bir gün ölecekleri hiç aklımıza gelmez�br>
Fedakarlıklarına, ilgilerine o kadar alışıyoruz ki yaptıkları her şeyi, vazifeleri olarak görüyoruz. Özverili tutumları, elbette ki, mükellefiyetleri içinde ancak dikkat edilirse öylesine içten, öylesine samimi davranıyorlar ki hamurunda ilahi bir sevginin olduğunu anlamamak görmemek mümkün değil...
Sevgi yaşatan bir iksirdir. İnsan sevgiyle yaşar, sevgiyle mutlu olur, sevgiyle çevresini mutlu eder. Sevgi insanın can�dır. İnsanlar birbirlerini onunla hisseder, onunla duyarlar. İnsanların birbirlerine bağlanması hususunda sevgiden daha üstün bir irtibat unsuru da yoktur. Bu da ilahidir. Dünyayı harabeden, mamur hale getiren, taptaze ve canlı kılan hep sevgidir. Gönül, sevgi sayesinde kıymet kazanmıştır. Anneler, çocuklarına, gönül kuşum, gönlümün sultanı derler ya...
Sevginin filizlendiği yer de ana yüreğidir. Doğuştan Allah tarafından kadına verilmiş olan bu yüce his harikuladedir. Bu hissi taa iliklerine kadar taşıyan varlık kadın annelik sıfatıyla da olağanüstü değerlere sahip olur.
TV de bir kanalda evlilik dışı �lü�doğum yapan, beraber olduğu şahsın sonradan evli olduğunu öğrenen, seneler evvel de bu ilişkiye son veren bir bayan günlerce konuşuluyor. Acıklı, üzüntü veren sahnelere şahit oluyoruz. İş o kadar ileri gidiyor ki, adam çocuğun kendisinden olamadığını bile söylüyor. Tabii ki içimiz acıyor. İnsan olmak kolay değildir. Mazide yaşanan bu olay, seneler sonra kız evlenmeye aday olduğu bir sırada tekrar gündeme geliyor. Buraya kadar maalesef zaman zaman karşılaştığımız hadiselerden birisi
Önemli olan, evlenmek üzerebu konuya sonradan vakıf olan erkeğin annesinin, hadiseye bakış acısı�Kayınvalide adayı, �vladım, yaşamayan bilmez, kader bu.. Her şey, herkesin başına gelebilir..Yeter ki, oğlum istesin. Senin başımın üstünde yerin var�demesi�Müsamaha hoş görü ile konuya bakan ve değerlendiren bir annenin sözleri�.
Anneannem, �üyük lokma ye, büyük laf etme �derdi.. Evet, insanların başına, her ne şekilde, her nedense, gelen her şey için büyük konuşmamak gerekir. Bunun adına, cahillik, tecrübesizlik, sahipsizlik, kandırılma, güvenin kötüye kullanılma v.s. diyebilirsiniz.. Ama ne derseniz deyin büyük konuşmayın ve asla suçlamayın, kınamayın, küçük görmeyin ve aşağılayıcı davranıp kötü sözler sarf etmeyin..
Her netice bir kaderdir. Kaderin oluşmasında kimin, kimlerin iyiye veya kötüye ne ölçüde ortak olduklarıdır. Allah kimseyi kötüye vesile etmesin..
Görülen o dur ki, dünya kadınlar günü haftasında kadınlarımızın vahim durumu budur.
Hikmet Suner
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER