Ne kadar az görünüyor göze, nasıl da bir çırpıda çıkıyor ağızdan. Oysa insan neler neler sığdırır 24 yılına…
Ne kazanışlar, ne kaybedişler, bir orada bir burada oluşlar, nereye ait olduğunu bilemeyişler ama her seferinde sadece ailesine ait olduğunu tekrar tekrar fark edip şükredişler, başlangıçlar, bitişler, mutluluklar, bunalımlar, yalnızlıklar, kalabalıklar, giyim tarzına dair gelgitler, saç rengine dair kararsızlıklar, zırlamalar, kahkahalar, surat asmalar, memnuniyetsizlikler, bir sürü şey…
24 yılda neler var elimde?
Koskoca diye bilinen ama aslında ufacık çok kıymetli bir aile… Aynı tarihte doğmuş olmaktan mıdır bilinmez, ömrümün çoğu döneminde aynı zamanlarda aynı yerlerde olduğum, bıktırdığım, peşinden hiç ayırılmadığım benim bir öncem, asla vazgeçemeyeceğim ağabeyim… Benim 26 yıllık versiyonum! Beni bu hale getiren belki de bir tek o! Ergenlik bunalımlarımı, büyüme takıntılarımı bir tek çeken… Ben onun eseriyim, dediğim. Sonra da hep uzak kalmak zorunda olduğum, her görüşümde biraz daha farklılaşan, asla büyüme sürecini izleyemeyeceğim dokuz yıl sonram; küçük erkek kardeşim… Kimseye olmadığı kadar bana bağlı olan, kimseyi korumadığım kadar kanatlarımın altında tuttuğum, büyüdükçe daha da yakınlaştığım, küçüğüm… Minik ailemin en geniş kalplisi, en güler yüzlüsü, derleyip toplayanı, yorulduğunu hiç anlayamadığım kadın; annem… Benden başka hiç kimseyle dertleşmeyen, yaşamaya başladığım ilk günden beri üzerime titreyen, bir evin bir kızı olduğumu her an hissettiren babam… Teyzem ve anneannem… Bu parmak sayısını geçmeyecek kadar az ama hayatımın gerçekten en değerli varlıkları olan insanların kocaman sevgilerini sığdırdım ben 24 yılıma… Çocukluktan beri vazgeçemediğim arkadaşlarımı bir de… Hayatıma çok sonra girip, en kıymetlim olanları… Bir daha bir araya gelemeyiz derken, bir şekilde yolumun tekrar kesiştiklerini… Hemen yanı başımda olanları… Yorgunluğumu dindirebilmek için etrafımda fır dönen, beni mutlu görmek için kendini mutfağa kilitleyen(!), aslında hiç de yapısında böyle bir özellik olmamasına rağmen (!) beni kırmamak için özen gösteren canım ev arkadaşımı… Hiç bilmediğim, benden çok ama çok büyük olan bu şehirde benim annem, babam, kardeşim, arkadaşım olan, bana sahip çıkan, sadece iki yeni yaşımda yanımda olsa da dünyama bedel olan sevgilimi… Ve onun sayesinde tanıyıp, vazgeçmeyi hiç göze alamayacağım çok değerli insanları sığdırdım.
Ve beni, bunca insanın emeğine rağmen hiç büyüyemeyen asık suratlı kendimi… Aslında en değerlisini, bu 24 yılın öncelikli sahibini…
İyi ki doğdum!
GÜLTEN ÇOŞKUN
YAZARA E-POSTA GÖNDER