NE VARSA PATRONUMDA VAR!...
Belli bir yaşa gelmiş her yurdum insanı gibi bendeniz de para denen meretin, piyangodan, yılbaşında çıkma ihtimalini çok sevmiştim.Geçen yıla kadar hiç böyle piyango fantezileri peşinden koşmazdım ancak bu yıl her şey değişti. Allah sizi inandırsın öyle büyük ikramiyede gözüm yoktu da! “500 milyar çıksın yeter Allahım” modunda dua edip durdum bir ay boyunca. Hani o 500 kağıtla anama bir ev alır, kendime bir araba çeker, kalan parayla da kendi evimi hazırlardım. Malum yaşımız oldu 29 evde kalmış kız kurusu depresyonuna girmeden evlenirim artık.
Tüm bu masumane dileklerimle ofisimizin oradan yedi buçuk liraya bir tane bilet aldım kendime. Hem de biletlerin çıktığı ilk günlerde almıştım. Piyango bileti alırken insanların yüz halleri bir komik oluyor. Sanki ruhani güçler onlara doğru bileti gösteriyormuş gibi abracadabralarla o bilet seçilir. Aynı bu olayı ben de yaptım tabii ki de. Gözlerim şaşı beş oldu, ellerim biletlerin üzerinde gezdi ve bir sıcaklık hissetmeye çalıştım, iç sesimi dinleyip tüm duyularımı açık bıraktım.
Biletimi seçtikten sonra da paranın ne olduğunu anlayabilsin diye de cüzdanımın en güzel ve sıcak köşesine yerleştirdim, yanına da bir yirmilik koydum. Hani yirmi küsür gün boyunca kendisinden ne istediğimi anlar diyerekten.
Bu sürede hayaller de kurmadım, kendisini unutmuş gibi yaptım. Tamam akşamları gizli gizli birazcık hayal kurmuş olabilirim ama bu benim hakkım! Ayrıca, önüme çıkan binlerce piyango biletine sadece yan gözle baktım ve asıl biletimi aldatmamak için almadım. Sadece aklımdan geçirdim!
Keşke alsaymışım!
Yılbaşı sabahı sağ elimin şiddetli kaşıntısıyla uyandım. Maaş günü kaşınır tabii dedim ama sonra aklıma piyango biletim geldi. Evet evet bu dayanılmaz kaşıntının sebebi ikramiye olmalıydı. Öğlene kadar elim deli gibi kaşındı ve artık kazanacağımdan emindim! Hatta bunu Facebook sayfamda da ilan ettim.
***
Yeni yıl eğlencesinin hazırlıkları için oteldeydim ama akşam saat sekiz gibi eve yollandım. Otelden ayrılırken de benim patrona rastladım. Kendileri yılbaşı eğlencesine katılmak için gelmişti ve maşallah keyfi yerindeydi. Eller havaya yapacaktı tabii, tüm yıl çalıştıktan sonra eğlenmek onun da hakkı.( vallahi kıskanmadım kendisini, benim de isteğim evimde yeni yıla girmek nasılsa) Her neyse kendisiyle ayak üstü sohbet ettim azıcık, “bana au revoir cicim, ben eve gider” dedim o da bana “ yallah Gabi yallah, manyaksın sen” dedi.( tamam bu konuşmalar tam olarak bu kelimelerle yapılmadıysa da, gözlerimiz aha da bu şekilde konuştular. Keyfi yerindeyken dünyada görülebilecek en kafa patrondur kendisi, bu konuda ciddiyim. Kendisiyle ilgili anılarımı kovulma ihtimalim olmadığı emeklilik yaşlarımda anlatacağım,hiç şansı yok) Emekli olana kadar bir şekilde kuyruğunda dolanmaya niyetliyim ve bu arada bu yıl kendisini “Damat Bey” olarak görmek istiyorum, buradan duyuruyorum. ( ama düğününde eller havaya yapmak da istiyorum, ona göre, vallahi içimde kalır yoksa :)
Biricik abim, eşsiz patronumla da vedalaştıktan sonra soluğu İstanbul’da aldım. Bizim hatunlarla evde hindi yedik ayıptır söylemesi.Hoş hindiyi hiç sevmem, yer gibi yaptım sonra karnımı çekirdekle doldurdum. Bunu yaparken de platonik aşık olduğum(aman bizim panda duymasın) Dr. House’u izledim. Yeni yıla House izleyerek, yatağımda girdim. Geçen yıl tüm gece ayakta durduktan sonra bu yıl yatarak, keyif yaparak yeni yılı karşılamak harikaydı.
Sabah olsun da milyarcıklarımı göreyim hayaliyle de bir güzel uyudum.Rüyamda da kendime deliler gibi alışveriş yapıyor, yeni evimi döşüyor, içimde kalan tüm kıyafet,ayakkabı, çanta ve makyaj ürünlerine saldırıyordum. Uyandığımda suratıma huzur ve mutluluk dolu bir ifade vardı.
Kazandığım ikramiyenin resmiyet kazanması için bilgisayarımı kucağıma aldım, aslan biletimi de yattığı yerden çıkarttım. Yavaş hareketlerle numaralarımı girdim ve girerken ne kadar da ahenkli olduklarını düşündüm.
Sonrasında yıkılan hayaller:
O adi bilet bir ay boyunca cüzdanıma yirmi liramı rehin almıştı, başka bilet almamı engellemişti ve bir amorti bile çıkmamıştı!
Ne varsa patronumda var.
Gece yarısı hesabıma yatan maaşımı bankamatikten çektim ve alın terimle kazandığım paracıklarımı harcamaya koyuldum.
Tabii ki de ikramiyeyi kazananları deli gibi kıskandığımı belirtmeme gerek yok.
2010’da 2 bilet almak üzere.
Gabriela Olaru
gabrielaolaru@hotmail.com
www.gabrielaolaru.com
GABRIELA OLARU
YAZARA E-POSTA GÖNDER