İSTANBUL’A GÜNEŞ YAKIŞIR
Evimizi taşıdıktan sonra işe gelip gitmek için 2 vesayet kullanmaya başlayan bir bünye’nin yorgunluğunu anlayabilmek için bu acıya katlanmak gerek diyerek sizleri selamlıyorum. İşe git gel ile geçen zamanımı kitap okuyarak değerlendirmek istesem de ne yazık ki otobüste kusma olasılığını dikkate alarak müzik dinleyebiliyorum ancak. Bir de kafamı cama yapıştırarak uyuyorum Kadıköy’e kadar. Hatta sabahları uykumun daha az bölünmesi adına akşamdan giyinik yatıp,sabah tuvalete gider gibi otbüse binip uykuma 1 saat daha devam edebiliri. Bunu yapsam mı?
Tembellik mi yoksa spor aşkı mıdır, kararını siz verim ama evin dibindeki duraktan binmek yerine, aşağıdaki durağa yürüyüp oradan binebiliyorum. Tembellik ve çalışkanlığın aynı bünyede barınabileceğinin en somut örneğiyim ben. Böylece her sabah yürüyüşümü yapıyorum ama aynı zamanda “oturarak” gitmemi de garantiliyorum. Bir de gözlük aldım şimdi kendime, toptan yaşlı görünüyorum. Makyaj da yapmayınca tam hastalıklı, sağlıksız teyze kontenjanından popomu yapıştırıyorum o koltuğa. Ayıplayanlarınız olacaktır ama bel fıtığımdan dolayı o otobüslerde ayakta gitmek benim için işkence. Kaç kez o belim indindi anlatamam. Hatta geçen haftalarda baş parmağımın incinmesinin de sebebi otobüste ayakta gidemeyip, şöförün frene basmasıyla tutunduğum koltuğa yapışmamdan olmuştu. Kısacası umarım oturarak gitme isteiğimin açıklamalarını gayet doyurucu buldunuz.
Dİğer bir konumuz ise, kalın giyinmekten nefret eden bu bünyenin sabah akşam üşüyerek yolculuk etmesi. Soğuk hava iliklerimi donduruyor ama ben inatla tiril tiril dolanıyorum ortalıkta. Savunma olarak da kışın ortasında buz tutmuş gölde kuğu gölü balesi yapan rusları gösteriyorum:”sağlıklı onlar,ben de öyleyim diyerek. Bu günlerde en büyük derdim bir an önce havaların ısınması ve gönül rahatlığıyla dolanabilmek ortalıkta.
Bugün dışarıda güneş var ve gelirken baktım İstanbul’a deniz ve güneş yakışıyor! Nasıl güzel anlatamam!
Resmen mutlu oluyorum,resmen ihtiyacım var artık güneşe,denize ve güzelliklere:)
Çünkü yorgunum, her akşam iş çıkışı Mutfaktaki Cadı için bir yerlere gidiyorum ve sanırım artık bünyem iflas bayrağını çekmek üzere. Evde ailemle değil yemek yemek, yüzlerini bile göremiyorum ve kendime ayırabilecek tek bir dakikam yok. Cadım kontrolsüz büyüyor ve sanırım yakın zamanda tercih yapmak durumunda kalacağım.
Bu koşuşturma içerisinde beni güneş mutlu ediyor ve diyorum ki:
Çık gel artık,ısıt kemiklerini bu Cadı’nın
Gabriela Olaru
www.mutfaktakicadi.com
www.gabrielaolaru.com
GABRIELA OLARU
YAZARA E-POSTA GÖNDER