Yadırgamam inan bundan sonra, eksikliğini hissetmem senin sevginin. Hiç tatmadığım bir çikolata gibi senin şefkatin. Hayatım boyunca bilmediğim için nasıl bir şey olduğunu, canım istemedi hiç. Arada merak ettiğim oldu aslında ama sayende ördüğüm taştan duvar, beni de taşlaştırdı zamanla. Bir de baktım ki yıllar sonra, olmasan da oluyormuş demek ki. Hiç olmadın ki zaten. Sevmeyi öğretmedin ya sen bana, ben öğrendim zamanla biliyor musun? Düşe kalka, acıdan kıvrana kıvrana, çarpa çarpa duvarlarıma, öğrendim. Senin yaptıklarının tam tersiymiş sevmenin belirtileri. İlgilenmekmiş onunla, fedakârlıkmış sevgi. Birine bakarken gözlerinin içinin gülmesi diye bir şey varmış biliyor musun? Bana böyle baktılar baba. Senin hep benden esirgediğin sevgiyi gördüm etrafıma bakınca. Yokluğun daha huzur verici biliyor musun varken yok olmandansa. En azından yok diyorum geçiyorum. Varlığın ağır geliyor baba. Bir yerlerde var olduğunu bilmek bile koyuyor kimi zaman. Hani bir söz vardır ya; eşeğin Niğde’ye tayini çıkmasıyla ilgili. Aynı böyle bir durum işte. Bir şeyler geçti baba. Sana neden baba dediğimi bile bilmiyorum aslında. Ağız alışkanlığı olamaz, alışacak kadar söylemedim ki. Yaşlandığımda, olursa eğer, torunlarıma anlatacak baba-kız hikâyem de yok hiç. Yaşıtlarım yuva kurma hayallerine dalarken ben, tek başıma nasıl idare edeceğimi düşündüm hep. Ama seni yanıltıp, hala kendi doğrularımla, ayakta kalabildiğim için senin adına üzgünüm. Hata yapmamaya alıştım. Çünkü hep buna zorladım kendimi; hatasız yaşamak zorundaydım. Aksi seni mutlu edecekti çünkü. Gerçek bir baba nasıl olmalıdır bilmiyorum ama senin gibi olmadığı kesin. Babalık yapamayan sensin ama vefasız evlat ilan edilen benim. Pek adil değil sanki. Ne ektin de ne biçeceksin ki? Sevginin emek istediği film repliğinde mi kaldı?
Kucağına verildiğim günden beri ne değişti baba? Kalbinin bir köşesinde yerim yoksa olmayacaksa neden doğdum ben? Kaza kurşununa mı kurban gittim yoksa? Yanlışlıkla mı doğdum ve mecbur bırakıldım bu hayatı yapayalnız sevgisiz, yaşamaya? Sakın mutsuz olduğumu falan düşünme, isyanım da yok hayata. Benim derdim seninle. Sayende kaskatı kesilen kalbim sevgi dilenmiyor zaten. Sorularıma cevap arıyorum ben,boşluğum aklımda kalbimde değil. Dedim ya,eksikliğini hissetmiyorum bile. Tüm erkeklere düşman oluşum,hepsinin gülümsemesinin altında paranoyakça art niyet arayışım seninle ilgili olabilir mi? İnsanlara güvenme şansı vermeyişim babana bile güvenme sözünü bizzat ve doğuştan yaşayışımla ilgili olabilir mi? Hiç keşke demedim baba. Hiç keşke babam olsaydı demedim. Yokluğun ayakta tuttu beni. Aynı kandan oluşumuzun verdiği rahatsızlıktan başka derdim de yok zaten. Bir de soyadından kurtuldum mu benden mutlusu olmayacak dünyada. Ağır bir yük geliyor bana bu isim. Layık değil çünkü benim gibi birine senin adın. Sönük,yetersiz ve basit kalıyor adımın sonunda. Niye yazıyorum bunları biliyor musun? Sadece içimi dökmek için. Anlamanı beklemiyorum merak etme. Zaten umurunda da değilim. Anlayacak olsan zaten bunları yazıyor olmak yerine,seninle dertleşiyor olurduk. Oysa ben yine bir gece yarısı,seni anıyorum. Sana borçluyum aslında. Sayende insanların arayıp da bulamadığı ya da yıllar sonra kavuştuğu doğruları çocuk yaşta edindim. İşimi öyle kolaylaştırdın ki. Tek yapmam gereken senin tam zıttın olmaktı. Ben de öyle yaptım. Sana doğrularımı borçluyum baba. Senin yanlışların benim doğrularım oldu.
Teşekkürler baba,var olmadığın ve beni ben yaptığın için. Sevgisiz bırakarak sevgiyi öğrenmemi sağladığın için. Nefret etmiyorum senden. Ne de olsa o da bir duygu ve ben sana karşı hiçbir duygu taşımıyorum ki nefret olsun içimde. Hiç bir şey bile değilsin benim için. Hiçin bile anlamı varmış gibi geliyor seninle kıyaslayınca. Ve yeniden;olmadığın için teşekkürler baba…
…BABALIK TESTİ
Baba olmak için ne gerekir? Kan bağının yeterli olduğuna inandıramaz beni kimse. Çocukken her düştüğünde kimin seni öpmesi acını dindiriyorsa,deli çağlarında yaşadığın saçma kıvranmalar,ama sana göre dayanılmaz acılarını kim dindiriyor,emanet aşklarının yürek yakan sancılarını kime anlatıp akıl alıyorsan odur baban. Olduğun gibi kabullenildiğin,iliklerine kadar ısındığın tek kucak,mutluluğunu sınırsızca yaşayabileceğin ocağın tek sahibi. Sana soyadını değil,hayatını veren kişi. Bu babalık testini yaptığınızda çıkan sonuç seni baban götürecek. Kendimden biliyorum. Fidan dikmek kolay,zor olan onu ağaç olurken izlemek.Suyunu verip,sevgiyle büyütmek onu.
Hayatta karşılaşacağın her zorluğa hazırlar seni gerçek baba. Özgürlüğünü kısıtlayıp,elinde tutmaya çalışmak yerine,sana onu nasıl kullanacağını öğretir. Kendi yolunu çizerken sen,en büyük desteğini alırsın ondan. Nerde olduğunun önemi yoktur onun için. Hep yanında olacaktır çünkü. Her ihtiyaç duyduğunda. Hep koruyacaktır seni,haberin olmasa bile. Bir gün gelip birine kaptırdığında kalbini,ilk sınavını ona verecektir müstakbel eşin. Aşkına saygı duyacak ama bir yandan da içi içini yiyecektir. Onun tatlı telaşı,sözde sana hissettirmeyişi ve bunun için verdiği çaba,sana olan sevgisini haykırışıdır aslında. Aranızdaki bağ hiç bir şeyle ölçülemez çünkü. Hiçbir sevgiyi bunun yerine koyamazsın.
Baba,
İlk kelimem neydi benim?, ilk ne zaman yürüdüm? Ne zaman baba ne zaman anne dedim? İlk doğum günümü ne kadar hatırlıyorsun? …neyse boşver…!
İş hayatına başladığında,mesaileri o yapacaktır. Sen çalıştıkça yorulan hep o olur. Hayatın yükünü öğretmiştir sana ama kıyamaz o kalabalığın içine atmaya seni. Senin göz yaşların onun içine akar hep. Dedik ya babalık bu. Doğum hane kapısında beklemekle başlayan ilişkiniz ömür boyu sürer,ya da o kapıdakiyle sana tüm kapılarını açan kişi farklı olur bazen. Tıpkı bana olduğu gibi. Biliyoruz da söylüyoruz. :) Yaşadık ki,anlatıyoruz.
Baba olmak;biyolojik olarak mümkün değil belki benim için ama en azından nasıl olduğunu biliyorum,onun sayesinde. Ettiğim danstan,konuştuğum kelimelere kadar ondan öğrendim yaşamayı. Özgürlüğü kullanmayı. Sınırlarımı,kurallarımı koymayı,doğrularımı belirlemeyi öğretti bana. Babalık yaptı,tabiri-i en caiz biçimde…
Sana baba diyorsam kendimi zorlayıp,bu anneme saygımdan korkma baba. Senden hiç bir şey istemedim bu böyle devam edecek. Sensiz yaşamak,bana armağan aslında.Hayatımın hatırlama istemediğim, tek bölümündesin sen..!
https://twitter.com/#!/Fername
http://www.facebook.com/pages/Ferhan-Petek/40815501931
FERHAN PETEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER