Jean Paul Sarte, kürsüye çıkıp ders notlarına şöyle bir baktıktan sonra, gözlüklerinin altından çıt çıkmayan sınıfı süzerken, ön sıralardan yükselen cılız sese dikkat kesilir.
Küçük varoluşçu - Hocam, bi soru şeedecektim: Acaba nasıl varoluşçu olabilirim?
Sarte- Evet, gelelim sana...Soru güzel, öncelikle buna yürekten inanman, niyet etmen lazım çocuğum! Sarte, Sınıfa seslenerek : “her işin başı nedir?”
Sınıf hep bir ağızdan : “niyettt!”
Küçük varoluşçu-Allahan emri, Hz. Sarte ın kavliyle niyet ettim varoluşçu olmaya!
Sarte-İki rekatta namaz kılaydın bari neyse.. Niyetini ettin....Güzel..
ilk ders: Hayatın anlamını sormak anlamsızlıktır.ikincisi:, yaşam ve değerler hakkında kesin bir bilgi kaynağı ya da fikirlerine danışacağımız ulu bir kişilik yoktur! Bu durumda n’apacaksın?
Küçük varoluşçu (omuzlarını düşürür) –Ben bitmişim hocam... Yapacak ne kaldı ki?
Sarte-Haayırrr! Ortada olan bu gerçeği kabullenip kaygılanacaksın.. Kaygı, bir şeyleri çaktığına dalalettir. (öğrencisinin kitaplarını topladığını görür) Hey! Nereye gidiyosun?
Küçük varoluşçu -Müsaadenizle sayın hocam, bi koşu gidip intahar edecem!
Sarte-(kürsüyü yumruklar) İntihar etsek biz ederdik! Sen de kim oluyorsun, deryada bi damla beyninle? Sus da bir dinle!
Küçük varoluşçu -Ya hocam... üf ya üff...kesin bi bilgi yok, bilir kişi yok, hayatımın bi anlamı yok...Bu şartlar altında ben nasıl var olacağım?
Sarte- Varolmak, özden önce gelir! Varolmak demek, kendi varoluşunu yaratmak demektir.
Küçük varoluşçu -Aha gene başladı üst düzey konuşmaya... hocam, diyorum ki, bu işin daha bi alt seviyesi yok mu? hazırlık filan...
Sarte (sakin olmaya çalışır) -Oğlum bak, kasma kendini...Varoluşçuluk iyimser bir felsefedir. Çünkü tüm insanlar birbirinin aynıdır; bir kahraman –ya da bir alçak- olmak tamamıyla onların elindedir; insan önceden-tanımlanmamıştır; ne bir kahraman olarak doğar, ne de bir alçak. Ama aynı felsefeye göre, insan varlığının durumuna da güvenmemelidir, çünkü o halde kalacağının hiçbir güvencesi yoktur. Özet olarak GERZEK: insanın tek yazgısının, elinden geldiğince “bağımlı” olmak olduğunu söylüyorum Bu da, kendini bütünün içinde düşünebilmekten geçer!
Küçük varoluşçu -Hocam buldum! Ayna...kendime ayna tutmalıyım...neden- niçin sorularını kendime sormalıyım. En güç sorulara, en sesli cevaplar içimden gelecektir.
Sarte (ah nihayet bakışıyla)- Evettt tabii özgürsün! Ne istersen onu yapabilirsin amma, sorumluluğunun bilincinde olarak! Tek mutlak değer özgürlüktür.
Özgürce yapılan her şey ahlaka uygundur, böyle bir anlayışta suça yer yoktur. Tek suç vardır o da : pişman olmak! Evet, şimdi içtenlikle sor bakalım aynana?
Küçük varoluşçu (derin bir nefes alır) -Ayna ayna söylee banaa, benden daha güzel bir varoluşçu var mı bu dünyadaa?
Sarte- Pü Allah kahretsin!! Sora sora bunu mu sordun?! Niye uğraşıyorsam 3 kuruşluk zihniyetler için? Bulantı diğer insanlardır, buyur işte senin gibiler! Ben gidiyorum Simone de Beauvoir umun yanına, huzur onun yanında...
Küçük varoluşçu-Hocammm şakaydı yaaa...Hooppp! Hocaaammm??...Hooo!!..
EDA DAĞHAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER