Yaratıcılık seviyesini oldukça aşağı çeken, çan eğrisi üzerinden değerlendirilse tüm A'ları C'ye düşüren senaryosu ile oldukça kötüydü. Daha fazla yazmaya değer görmüyorum. Hangi dizi olduğunu yazmaya gerek de görmüyorum.
Tabii o bitiş, dizideki kötü rollerin kaybedeceği yaratıcı bir sonun mümkün olmayacağının da bir ispatı olabilir. Neden mi?
Hala büyük heyecanla izlediğim Kara Sevda'nın Emir'i mesela. Kötülükte sınır tanıyan, korkunç Emir! Nihan ve Kemal'in kızları Deniz ile mutlu mesut yaşamlarına devam etmeleri mümkün mü sizce? Normal şartlar altında Emir yaşarken bu mümkün değil. Ama şimdi Emir kendi çocuğunun olacağını öğrenince, -annesi de bu kızı bırak diye diretince- Emir'in aklına giren çocuk sevgisi evlat sevgisine dönüşünce, Nihan'dan vazgeçme ve hatta Deniz'in narına Kemal'in peşini bırakma noktasına kadar gelir mi? Emir'i öldürmeden diziyi bitireceklerse böyle bir son ile büyük mesajlar verebilir izleyicisine Kara Sevda. Nihan, Kemal, Deniz çekirdek ailesine, Emir, Zeynep ve çocukları (kesin oğlu olur) birbirlerine ev ziyaretine giderler. Yok yok, Kemal'in anne babasının elini öpmeye giderler. Ve böylece sevgisiz büyüyen Emir, sevgi ile tanışınca nasıl "insan" oldu anlarız. Breh breh breh. Kötülere iyi tek son ölüm sanırım.
Ve gelelim bir itirafa:
Uzun süre direndiğim, kalbim acıdığı, çok üzüldüğüm ve izlemeye dayanamadığım için kafamı çevirdiğim bir dizinin son bölümünü "dizisizlikten" izledim. Yine üzüldüm. Yine canım acıdı. Diyaloglar artistik değil. (Bunu iyi manada yazıyorum. Havalı değil anlamında:)) Hani kenarda dursun, duvar yazısı yaparız tadında değil de, daha çok bu oyunculuğa sadece şapka çıkarılır deyip, dinleyerek izlenmeyecek güzellikte oyunculukla taçlanmış, küçük rolü olmayan, büyük dizi. Sizce hangisi? Evet, "İçerde". Direndim. Kızmıştım karakterlere... Red etmiştim demek diziyi. Şimdi dizisiz kalınca izledim. Bol bol ağlayıp hem de. Helal olsun diyorum bir defa daha. Sosyal medya yönetimi de başarılı bir dizi. Favoriniz kim diye sormuşlar. Tarafsızlığım bozulmasın diye(!) işaretlemedim. Ama burada yazabilirim. Favorim Mert. İstisnasız vuruyor her hareketi beni çocuğun. Mimikleri hele. Şahane... O yüzüğün çıkardığı ses ise mükemmel. Sarp da başarılı. Çok iyiler. Çok... Küçük oyuncluluk yok. Hepsi başarılı. Yan rol, elimin ucuyla yapıyım dememişler. Hepsi belli ki sırada bekliyor oyun ortaya koymak için. Ve koyuyorlar.
No 309 yine güldürüyor. Sevgililer günü bölümü olduğu için kalp kalp kalp içinde boğulmuşlardı. Çok "kız" işiydi. Abartınca daha güzel olacak diye bir şey yok tabii. Farklıyı arasalar, güzel anlatım mecrası olurlar, eminim. Yine de sağ olsunlar.
En çok güldüren hala "Hayat Bazen Tatlıdır" Çok tadında, çok güzel bir aile dizisi yapmışlar. (Gerçi lise öğrencileri pek bir şapır şupur ama...) Konumuz Hayat Öğretmen ve onun öğrettikleri. Ne güzel öğretti izleyenlere Sabahattin Ali'yi, Kürk Mantolu Madonna'yı. Çok sevdim çok. Alkışlıyorum.
Bu hafta güzel bir repliği seçip koyamıyorum. Zira Emir'in cümleleri de dahil hepsi çok "büyük" geldi bana.
Cımbızlamayacağım. Bu haftayı sokaktaki çocuklar, evsizler için dua edip kapatacağım.
Minik bir de notum var. Çorbada Tuzun Olsun Derneği 14 Şubat'ta da çıkıp çorba dağıttı Taksim'de, Gezi'de. Bu dizilerden birisi çıkıp Çorbada Tuzun Olsun ile iki kap çorba dağıtmayı düşünebilseydi, hoş olmaz mıydı? Olurdu bence. Mutlaka olurdu. Klişeden öteye gidemeyen kalp sembolünden daha iyi olurdu üstelik.
Bir kişi, bin kişi arkadaşlar. Diziler sayesinde bir sahne bir milyon kişi.
Fikriniz, sorunuz varsa lütfen yazın. Bir sonraki haftaya kadar en az bir kap çorbayı bir evsizle paylaşın. Allah kabul etsin.
Bana ulaşmak için:
Dizi Kraliçesi
dizikralicesi@cosmoturk.com
DİZİ KRALİÇESİ
YAZARA E-POSTA GÖNDER