Rüyadayım. Bir yandan da gördüklerimin gerçek olmama ihtimalini idrak edip tedirgin olacak kadar ayığım. “Anca rüyanda görürsün,” gibi sinir bozucu cümleye inat, yedi yıldır gördüğüm bu rüyayı bizzat yaşıyorum, görüyorum, öğreniyorum. Onlarsa “En uzun rüya iki saniyedir,” diyorlar. Kızıyorum. Kızmamın nedeni yanlış bilmeleri değil, “-dir”li cümleleri bu kadar serbestçe kullanmaları. . . Her şeyden öylesine eminler ki.
**
Düz, basit, sade ve genellemeden uzak, kişisel cümlelere daha fazla ilgi duyuyorum. Aslında kendi aklımızı yine kendimizin karıştırdığını düşünüyorum. İstediğimiz için karıştırıyoruz. Başkaları sadece uzaktan izliyor bu durumu ve sanki kendileri yapmış gibi, büyük bir iş başarmışlar gibi kendi kendileriyle övünme komikliği içine giriyorlar. Bir insanın kafasını karıştırmış olmanın düşüncesi ile küçük mutluluklara sığınıyorlar.
Oysaki tüm bulanıklığımızın nedeni yine kendimiz. Tüm bahaneleri üreten yine biz.
Sade cümleleri seviyor olmamın yanı-sıra, hayatıma girmesine izin verdiğim insanların neden hep karmaşık, kalabalık ve gereksiz yoğunlukta olduklarına şaşırıyorum. Ve de bir de hayatımın bu kadar iniş-çıkışlı yollarına. “Bu denli çok ülke, bu denli çok insan, bu denli çok roman kahramanı tanımalı mıydım. Çeşitli kentlerin gecelerinin uzantısında yaşayıp, sabahları uyanıp gündüzleri uzun caddelerini mi yürümeliydim. Bir alan ve birkaç caddeden oluşan küçük bir kentte neden sınırlanmadı yaşamım.”
Sonra insanlar yine. Ellerini tuttuğum, evinde kiracı olarak oturduğum, bir zamanlar komşuluk yaptığım, otobüslerde tarafından sıkıştırıldığım, sevgili, arkadaş, dost olduğum, sabrettiğim, sabretmeyi öğrendiğim, tahammül sınırlarımı zorladığım, bilgisine hayran kaldığım, hayatımda olan-olmayan herkes.
Bu kadar çok insan tanımalı mıydım.
**
Rüyamda yedi yıl öncesindeyim. Yedi yıl öncesinin rüyası değil bu. Demek istediğim; rüyayı yedi yıl önce görmedim. Rüya; bugün gördüğüm geçmişin rüyası. Rüyamdaki kişi de tüm bu saydığım insanlarla, kentlerle, yaşamlarla, düşüncelerle, kelimelerle anlatılamayan biri.
Galiba bu kadar uzun zamandır tanımama rağmen hala onu tanımlayıp kalıplaştırmadığım için ona değer veriyorum.
Galiba onu hala tanımlayamadığım için yedi yıldır çok güzel bir rüya görüyorum.
**
Çalıyor; Jeff Buckley – So Real
DEMET ÖZGE AYKAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER