Aslında yazımın başlığını: “Bu Benim Meşrebime Sığmıyor” yazacaktım ama “kaybolmak” ve “hayat” daha ağır bastığı için başlığı farklı attım.
Yaklaşık bir aydır ekibimle Özcan Deniz’in yeni projesi üzerinde çalışıyoruz. Gecelerimiz ve gündüzlerimiz birbirine karıştı. Sonunda projeyi sağ salim tamamladık.
Şu an ayrıntılardan bahsedemiyorum. Sıkı durun çok yakında bombayı patlatacağız : ) Yer yerinden oynayacak.
Son zamanlarda en keyif aldığım ve gurur duyduğum bir proje olduğunu rahatlıkla yazabilirim.
Özcan Deniz hakkında fikirlerim pozitif hemen yazayım.
Seviyorum bu adamı. Şarkılarını da seviyorum.
Özellikle “Neredesin Firuze” filminden sonra hayranı oldum.
Bana “- Ne tarz müzik seversin” diye sorduklarında,“- Hoşuma giden her tarz” derim.
Chillout, Lounce, Opera, Sezen, Özcan fark etmez. Kulağıma hoş gelen her tarz müziği dinlemeyi seviyorum.
Tarzım = Benim Tarzım
******
Geçen Pazar günü Burhaniye’ye kaçtım. Ufak bir tatil kaçamağı…
Kumsala sandalyemi koydum, denizi seyrettim. O bana baktı, ben de O’na… Bakıştık durduk…
Bazı zaman da beni derin sularına çekti. Açıldıkça açıldım.
Açılmak güzel şey. Boğulma korkusu olmadan delice açılmak.
İnsanları seyrettim. Koyun gibi hep aynı şeyleri yapıyorlar. Aynı Best Seller kitapları okuyorlar, aynı zamanlarda saatlerce güneşleniyorlar…
Tatil dönüşü “- Bakın ne kadar Bronzummm…” olayını herkese göstermek için…
İnsanların beyinleri hep aynı şeylerle dolduruluyor. Sonra da birileri tarafından kolayca yönlendiriliyorlar.
Kafam bazen darmadağın oluyor. Ya ben çok garibim, ya da onlar…
Aziz Nesin ustanın yıllar önce yazdıklarını hatırlıyorum
İnsanlarda Bugüne Kadar Ne değişti? = Hiçbirşey
******
Başkalarına göstermek için tatil yapmak ne kadar salakça.
Bence insan kendisi için tatil yapmalı. Tüm yılın yorgunluğunu kendisi için atmalı…
Bir yıl çalış, sonra kısacık tatil hakkı kazan... Sonra köpek gibi tekrar çalış… Yıllarca hep aynı döngüyü yaşa. Döngüler için de kaybolup git….
Bundan dolayı “Zamanın İçinde Kaybolmuş Hayatlar” başlığını atmayı tercih ettim…
******
Ağustos'un ikinci haftası bir aylık bir tatile çıkacağım. Bir haftasını ailemle geçireceğim, sonraki günlerde kafam nereye isterse oraya gideceğim. Plan, program yok…
Ege, Akdeniz, Karadeniz neresi olursa… Sadece bana soluk aldıracak yerlere gitmeyi istiyorum.
Daha önceki yazılarımda yazdığım gibi…
“Zaman beni hapsetmeden, ben zamanı hapsetmeliyim. “
Otuzsekiz yaşımda olmama rağmen, yaşamadığım, görmediğim daha çok yer var.
Mesela Pazar sabahı İstanbul’a geldiğim gibi Gülhane Parkına gidip, sırtımı çimenlere uzatıp, ağaç yapraklarını seyretmem gibi….
En son on yaşında falan gitmiştim, ağaçların bu kadar büyük olduğunu daha yeni keşfettim.