Kim derdi yıllar sonra bir film seyredeceğim ve çocukluğumda yaşadıklarım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçecek diye!. (Cenk Babaeren)
İyice koşuşturmalara dalmış bazı şeyleri unutmuşum.
Cep telefonlarının ve mp3 denen şeylerin daha ortaya çıkmadığı, plak ve kasetlerden Erol Evgin, Sezen Aksu ve daha nicesini dinlediğim o masum yılları ne kadar çok özlemişim...
Bugün Tunç Şahin’in yönetmenliğini üstlendiği Sarp Apak ve Özge Özpirinçci’nin başrollerini oynadığı “Karışık Kaset” filminin galasına katıldım.
Aşk filmlerine biraz önyargıyla yaklaşırım. Ama Karışık Kaset’i seyrettikten sonra aşk ve komedinin ustaca birleştirildiği ve çok keyif aldığım bir filmi izlemenin mutluluğunu yaşadım.
Bir anda filmin içinde buldum kendimi. Son dönemde piyasaya oynayan ve para kazanmak için çekilen filmlerin çok ötesinde bir filme imza atmışlar.
Filmin sinema şaheseri olduğunu falan yazmıyorum. Ancak hoş duyguların bir anda ortalığı sardığı, espirilerin yerinde kullanıldığı ve özellikle Sarp’ın alıştığımız formattan çıkıp daha naif bir karakterle kendini gösterdiği sevimli bir filmden bahsediyorum.
Eğer zamanınızı güzel kullanmak ister, biraz da çocukluk anılarınıza dönmeyi düşünürseniz bu filmi mutlaka izlemelisiniz.
TAPTIĞIM KADIN: GÜLSE BİRSEL
Bizim sektörde bir çok kadın köşe yazarı var ancak benim gözümde Gülse Birsel’in yeri bambaşka...
Nedenine gelince; bu kadar disiplinli çalışan ve üretkenliğini bu kadar akıllıca kullanan bir yazar görmedim. Şimdiye kadar yapmış olduğu bir çok iş tarihe hoş harflerle adını yazdırdı.
Köşe yazıları ve kitaplarındaki akıcı dil de cabası…
Kısaca ben Cosmoturk’te çalışan arkadaşlarıma Gülse Birsel’i rol model olarak örnek almalarını öneriyorum. Türk basınında özlediğimiz yazım dilini yerinde kullananlardan biri olduğu için.