"Kadın olmak ayrıcalık ister. Fedakarlığı ve hüznü aynı anda yaşamak ister..." Burak Laçin`in yeni yazısı...
Aşkı aşta aramak ne güzel şey...
Kadın olmak ayrıcalık ister. Fedakarlığa ve hüzne aynı anda alışmak ister... Her seferinde yeni bir ilişki ve sonunda ayrılık olan yalnızlıklara karşı hazırlıklı olmak ister...
Kim demiş bir erkek kadın gibi düşünemez diye. Erkekler kadınlara göre çekilmez yaratıklar olarak anıldıkça ben daha çok kadınları anlamaya ve onların hayatını yaşamaya çalışanlardanım.
Sakın Gay misin sorusunu bana sormayın. Gaylere saygım sonsuz. Ama Gay değilim.
Bir erkek bazen kadın gibi düşünmeli ve kadın gibi yaşamalı. Eğer kadınları anlamak istiyorsak kadınların en ince ayrıntılarına adım atarak öğrenmeli... Kaleyi içten fethetmeli.
Mesela bir çok ilişkide muayyen gün stresi yaşanır. Kavgaların doruğa çıktığı an bu günlerdir. Bence kapkara günler bu günler...
İnanın ben bu günlerde kendi kabuğuma çekilip sessiz kalmayı tercih ediyorum. Biliyorum ki sevgilimin sinirleri en üst noktalarda gezinip duruyor. Kendime garip garip meşgaleler buluyorum. Bazen kitaplığımızdaki kitapları ayırıyorum. Bazen kartvizit dosyamı inceleyip eski kartvizitleri eliyorum. Bazen de kendime portakal suyu sıkıp Ceeee vitamini falan depolomaya çalışıyorum... Ya biz de aynı şeyleri yaşasaydık. Nasıl olurdu diye çok merak ediyorum. Evde iki sinirli yaratık dolaşıp dururduk.
Neyse canım... meşgale meşgaledir. Yeterki şu stresli günler çabuk geçip gitsin... Kolay değil...
Geçen ay Beyoğlu’ndaki D&R mağazasına gidip 2000 parçalık puzzle aldık kendimize. Hani beraber yapmak ve değişik heyecanlar yaşamak için. Sevgilimle ilk başlarda puzzle’ları ayırmaya başladık.Yok renkleri yok köşeleri falan derken bir iki saat geçirdik. Ama ben garip adamın puzzle’ın bana göre olmadığına karar verdim...
Her ne kadar çok beğensem de uğraşmak istemediğimden sevgilimi yalnız bıraktım. Puzzle ve sevgilim. Kendimden utanıyorum ama ne yapayım.
Aslında zor şeylerle uğraşmayı severim ama galiba bu biraz daha zor geldi. Veya kolay da o gün ben mi yapmak istemedim bilemiyorum.
Neyse, sonuç ortada ben kaçtım.
Aşk da puzzle gibi değil mi? Tek tek işlersin sonra parçaları yerlerine yerleştirdikten sonra bütününü ortaya çıkartıp duvarının en güzel yerine asarsın...
Sonrası sana kalmış ya devamlı tozunu alıp bakımını yaparsın ya da duvarda yalnız başına terkedip bir daha yüzüne bile bakmazsın.
Ben puzzle yapıldıktan sonra tozunu alıp bakım yapmayı tercih edenlerdenim. Çünkü aşk yaşandıkça güzelleşen ve bakıldıkça kendini gelen bir şey....
Gerçi yukarıda yazdıklarımlarımla biraz çeliştim ama neyse...
Hala Gay olup olmadığımı soruyorsanız değilim bu arada... Tabi Gay’lere de saygım sonsuz. Onlar özgürlükleri için mücadele veren en iyi dostlarım. Ve sonuna kadar da yanlarında olacağım.
Çünkü onlarda puzzle’ın parçalarını birleştirmeye çalışıyorlar. Kendi aşkları için savaş veriyorlar. Türkiye şartları kolay olmasa bile kendi dünyalarını yaratıp yaşamasını da biliyorlar.
Neyse aşkta kalmıştık vesselam....
Geçen haftaki yazımdan dolayı bir okurum benim “aşk aranmaz o sizi bulur” lafıma karşılık birkaç cümle yazmış....
Ben bu hafta da yazımın arkasında duruyorum...
Aşk aranmaz ve o sizi mutlaka bulur diye yazımı bitiyorum...
Not: Bu arada evdeki puzzle'ı hala bitiremedik. Geçen gün bir parçasını bulup yerine yerleştirdim ama devamını yine getiremedim. Var bende bir gariplik ama herneyse...