Bardağın kalitesine aldanıp kahveni seçersin ama ya içindeki kahvede tat yoksa ya da hepsinin tatları önceki içtiğin kahveler gibi aynıysa..
Biz insanlar her şeyin en iyisini isteriz. İşte, aşkta, yemek seçiminde de bu böyledir... En iyisini isterken ilk başta görüntüsüne aldanırız. Sonra içine girdiğimizde ise bazen hayal kırıklığı bazen de şaşkınlık yaşarız. Her şeyin en iyisini seçebildiğimizi sanarken bir bakarız ki aslında görünüşüne aldanmışız.
Basit bir örnek vermek gerekirse... Kristalden plastiğe, camdan porselene kadar ucuz ve pahalı olan fincanlar düşünün. Ve hepsinin içerisinde de aynı tatta kahve olduğunu. Önünüze bir tepsiyle getirip sunduklarında önce hangi bardağı seçmek isterdiniz? Tabii ki kaliteli, kristal olanı değil mi? Hâlbuki hepsinin içerisinde aynı tatta kahve bulunmakta. Peki, neden en gösterişli olanı seçtiniz? Çünkü önce sizi görüntüsüyle cezp etti değil mi? İçerisinde şekerli mi, orta mı yoksa sade mi hangi tatta kahve olduğunu düşünmeden seçtiniz...
İşte aşkta da böyle davranıyoruz. Dış görünüşü önce bizi cezp ediyor. Sade mi, şekerli mi, orta mı diye bakmadan seçip yudumluyoruz. Sonra yudumladıkça anlıyoruz ki diğerlerinden bir farkı yokmuş. Hep sevdiğimiz şekerli kahve bu sefer de aynı tattaymış. Sonrasında yine aynı acı tat, yine aynı hayal kırıklıkları, yine aynı hüzünleri yaşayıp, aşka isyan etmeye başlıyoruz. Hâlbu ki bardağın dış görünüşüne aldanıp onu seçen biziz ama illaki bir suçlu aradığımız için aşkı kurban sayıyoruz.
Düşünmeden adımlarımızı atıp, anı yaşıyoruz belkide. Belkide hata yapıyoruz, belkide hayatın kısa olduğunu bildiğimiz için en doğrusunu... Belkide aşk yargılamayı, sorgulamayı bilmediği, sevmediği için biz de ona ayak uyduruyoruz.
Bardaklarda yaptığımız seçim gibi aşkta da aynısını yapıp en güzelini, en yakışıklısını seçmeye çalışıyoruz. Meyve seçer gibi insanları önce dış görünüşleriyle eleyip, onlar hakkında karar veriyoruz. Nereden biliyoruz ki içindeki ile dışındakinin bir olduğunu... Dışarıdan bakıp aradığımızın o olmadığına nasıl hemen karar verebiliyoruz? Nasıl oluyor da aşklarda, işlerde, dostluklarda artık hep dış görünüş önemli oluyor.
Kahveyi yudumlamadan önce nasıl oluyor da tadını görüntüsüyle yorumlayabiliyoruz?
BETÜL MARANGOZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER
DİĞER ADRESLER 
